Horozlar öterken uyanan evleri hatırlıyor musun?
Tahtadan yapılmış,
Ama duvarları dua gibi sağlam.
Bir göz odada
Üç kuşluk gövdeyle
Koca kışlar ısınırdı sobanın tek gözünde.
Pencere perdesi, rüzgârla konuşurdu
Ve biz her sabah aynı çorbayla büyürdük.
Hiçbir sabah ezanı
Çocukluğun o tedirgin seherini geçemezdi.
Şimdi hangi şehirde
Hangi asansör bizi altıncı kata taşısa da
İçimizde hep o basık tavan
O tahtaların gıcırdayan kaderi var.
Kardeşimin düşürdüğü bilye hâlâ yuvarlanıyor
Gözümün ucunda
Ama ne bana bakıyor hala, Ne de onu durdurabiliyorum.
Annemin örttüğü battaniyeyle örtüyorum şimdi kendimi
İstanbul’un en yüksek apartmanında
Ama üşüyen yine o köy çocuğu
Yine ben.
Ve hiç kimse o günlerdeki gibi
Sabahı uyandırmıyor.
Şimdi sabahlar sessiz
Ve horozlar çok uzak.
Kayıt Tarihi : 10.9.2025 22:40:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!