Hormenel Zehirlenme Yaşayan Neslin T ...

Bulutlara misafirim. Sevmek ,zaten bulutların arasında içsel gezinti yapmak değil mi?
Aşkın ,gözleri üzerimde, üzerimde sana varmak üzere üst benliğini giymiş bir duruş.
-Kamil olarak sana amil olarak geliyoruz. Emellerim sütünü içmiş, dişlerini fırlamış, yürek çürümesi dışında dışlayacağın bir durum yok.
Samanyolu’nda küçük bir aşk yıldızıyım.Gezip ışık vermeyi bilmiyorum.
Gözlerindeki ışıltıyla aydınlatıyorum geceyi.Gece suskun, şaşkın. Beni de şaşırtan bir ışıltı var. Bu ben miyim çok uzaklarında yıldız kalan.

-Yüreğimi bir yarlere bırakmışım, yer ile yar arasında cennetinden kalma ben arsası. Kimliğimi p’aklamışım kaderime yakın bir yarde ve sensiz bir yerde.

-Çok uzaklardayım.Uzağın gözleri üstelik kör.Dilsiz günceler seni anlatıyor. Lal masalların ortasında uzların da bitiyoru.Uzu biten bir alemin kalemiyim.Kelamlarım, aşkın silinmez cümlelerinde kitapları ırmak kılıyor.
-Yüzen kitap oluyorum, gülen aşklar için.
Kapıları kapatılmış aşkların kapısında sensizliğin bekçisiyim.Kimseler girmesin diye değil kimseler seni görmesin diye bekliyorum.
-Sürgüleri beyninde olan milyonlarca erkek var.Sürgüyü açmayı aşk sanıp hazların köpekliğini yaparlar. Bekçiliğim hormonel zehirlenme yaşayan yeni neslin algılarınadır Işıkzen

-Bir dişi et kokusunu görünce hazların köpekliğini yapan erkekler saldırır bütün ilgileriyle, yapmacık romantizmiyle, yapmacık bir cennet sunar, seni peri olarak sunar.Kanarsın, her kadın gibi içinde melek ruhuyla yıkanmış saflıklar var.
-Samimiyetin seviyenin iç mimarısın, onu da öyle sanarsın.Oysa Şehrinaz, bir erkek olarak şunu bilmelisin erkeğin aşkı hormonlarına bağlı mayınlar düzeneğidir.

-Erkeklerin hormon haritasında, ego atlasında, sevi kentinde farklı algılar,olgular, kaçışlar, istemler var.
Bin dikkatin varsa hepsini kullanmalısın.
Gerçek aşklar, su damlalarından oluşan özel bir okyanustur. Benliği pişmiş, ruhu emeğe, sevgiye, güzel yaşamlara ekmek olmuş, yüreği
Kirlenmiş bütün duyulardan temizlenmiş bir özel aynanın üst benlik yansımasıyım.Sana geldim, kendimi taramak için.
-Başka güzeller dudak uçlarıyla kalemimin ucu oldular. Ben zaten iyi yazarım .Uç bittikçe hazdan, tenden, derinden verdiler. Yazmak zorundalığın figüranı oldum.
-Hayat, bir film gibi yaşamayı öğretmeliyiz her duyguya. Ki unutma ben de insanım , seni sevmek beni insanlıktan çıkarıp başka benliğe taşısa da insanın özünden , güneşin sözünden, ışığın yansık ilminden sana geldim.
Hayatın her anı su damlasıdır. Her damla kendisini tamamladıktan, tanımladıktan, faydaya, güzelliklere hazırlandıktan sonra damlar.
Ve insan aslında davranışlar çeşnisidir. Her davranışı, kitaplar kadar derin ve etkileyicidir.Bu davranışı besleyen merkezlerin doyumları önemli.Onları duyusal ,inançsal, ilimsel, doğrusal eylemlere doyurmak lazım.Aç davranışın saldırısı, insanlığı yok edecek kadar tehlike arz eder.
-Buz yüzden kötü tavırlar, kelimelerden daha az konuşarak kötü sonlar sunar.

Ve mutlak olan içsel değişimdir.İçimizdeki devrim olmadan, mutlu hayat da aşk da olmaz.Yani algıladığımız hayatın merkezine inmek,içimizdeki aç iç çocuğu doyurmadan,doğru yaşamlara,hele aşklara gitmek beyhudedir.
-İçindeki çocuğu aç bırakılmış,hormenel zehirlenme yaşayan, algı haritasında farklılaşma hezeyanı yaşayan bu havası bozulmuş, ruhu kirlenmiş, haz oyuncaklarıyla doyumsuzluklara teslim olmuş, bağıl bir karakterin aynasında kirlenmiş dünyasını bile göremeyen içinde kırışık olan onca çıkmazı tarayamayan neslin içindesin.

-Sen, bir gönül hazinesin, sen güzelliğin şifresisin, sen iç çocuğu doygun,aşka uygun, ruhuma özdeş aşk Meryem’isin.
-Sana geldim, kendimi görmeye, yaşamaya, kendime doymaya bilesin Işıkzen