Dağlar sırtını yaslamış,güneyde egenin servisine,
Zirve sarp ve beyaz,bulutlarla öpüşürken delicesine.
Uzaktan anlatır yaşamı sevdayı portre gibicesine,
Honaz doymuş sanki! tabiatın olanca güzelliğine.
Çamlar eteklerinde motif olur ulu yamaçlara,
Koynunu açar dinana,güneşle ağlayan karlara.
Büyük taşları sürüklemiş gibi eski tufan açıklara,
Honaz doymuş ta! kimseler doyamamış buralara.
Zirvesi kartalın ortası şahinin,dibi serçenindir,
Yaban domuzları mekansız,ya dağda ya hendektedir.
Ördeği kazı sonbaharı kışa teslim birer elçidir.
Honaz her haliyle gizemi aralayan,perdeli bir yerdedir.
Honaz binkere gelin olsa,yeşil kuşak takınır durur.
Aksu coşar olabildiğince,horan teper sonra durulur.
Kiraz ağaçlarına cambazlardan iskeletler kurulur.
Her bahçesinden geçmişe özlem,yanık türküler duyulur.
Kirazlar küpe takar ağaçlara al kırmızısı,
Şeftaliler dökülür toprağa,San ki! domotes tarlası,
Asmalardan dantele örülmüş şimdilerde ova ortası,
Honaz'ı gören der ki! burası bir cennet hatırası.
Kışı beyaz gelinlik giyer,yazı yemyeşil entarisini,
Dört mevsim dörtbiryerinden anlatır kendi dilini.
İşlenmemiş köşelerde bile salep yada çakır dikeni,
Hayıtların mavi ve beyaz çiçeğinde bulursun kendini.
Tarih kokuyor burcu burcu kuzeyinden,güneyinden.
Çay boğazı kesiyor medeniyetleri tam orta yerinden.
Honaz kalesinden yada in aşağıya colassae'den,
Nice kültürleri hapsetmiş,gelenleri çekip gitmeden.
Kayıt Tarihi : 22.7.2007 02:20:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!