Bencil Özgecil
Erdemsizlik Erdem
Erdemsizlikler olmasa toplumumuz gelişmezdi. (Bernard de Mandeville)
İsterseniz önce hikayeden başlayarak, çalışmaya öyle girin.
Arzulardaki tat özelgem
Ziyan kıydırıp hırs durduğum
Senle ortadayım.
Gülyağını sürünürümde çatlar bülbül.
Durur mu bülbül, gülyağının acısından
Sürüştürür deodoran, gülşen içindeki bülbül
Öfke küpüne binmiş, kabına sığmaz
Artık çatışma, günah, suç vardır
Kanun vardır, mahkeme, yargıç
Eleştri vardır sanat yapar
İş ve işgücü ürer artar
Kıyan kıyılan kar ziyan
Çelişkiler derinliğince yücelir toplum
Üretim ve tüketim tartar
Bülbül böbürlenir kompleksinden
Özgeciliğim depreşir
Bolu Beyi, Köroğlu'nu
Toprak ağası, İnce Memed'i yaratır
Kıyan akar ziyan, ve yeniden mamur ongun
Tam bu sırada, vaftizci Yahyalar
“”Erdemlerimiz elden gidiyor
Ne olacak halimiz”” nidaları sesler
Ve Jupiter (Zeus-tanrı) duyar bunu.
Bir çırpıda erdemli kılar insanları.
Toplumumuzu geliştiren, erdemlerimizdir. (Sokrat)
Artık bir tokata, öbür yanak dönülür
Höt diyene, erdemlerinden
Çünkü Jüpitere havaledir önü sonu
Hayaldeki ulaşılar tatdan yenmez
Taş atana,aş atılır
O kadar iyidir ki insanlar!
Ensesine vur lokmasını al.
İyilikten suç olmaz, çelişkiler olmaz
Yavaş yavaş kapanır yapılanmalar bir bir
Önce mahkemeler, kanaat önderliği
Savcılar yargıçlar, güvenlikçiler
En davudiden, sesli rahipler işsiz kalır
Lüks yoktur,
En azla yetinilir, bir lokma bir hırka
Sanat, aşırı sefahat, sektörler biter
Savaşma ruhu yiter
O kadar tutumluluk vardır
Fırıncılığın, terziliğin yaşaması ardır
Toplum duyarsız ve ıssız
Kolay lokma...
İrem bahçeleriyle
Ve üzerinde Babil tüter
Okuyucu ön yargılar atışmasın
Ne Ongun'u abart
Ne de Görmezden gel yatışmasın.
Ongun'un aşırı lüksünü
Diyelim ki erdemsizlik...
Nasrettin'den misal *
Hem Sokrat
Hem Mandeville haklılansın.* *
06.10.2007
Ongun: Burada şiirin yazarıdır. Yazı içinde birey kişi demektir ki; genel zenginliği, kişisel çıkarlar sağlar manasına özgecil anlamına denk düşer. Yine yazı içinde hem de, genel zenginlikler, kişisel çıkarı da yapmalıdır, eş denişle genel zenginlik, tabana da yayılmalıdır denişle, bencillik manasına denk düşer.
Özgecil- Diğergam: Kişisel yarar gözetmeksizin, başkasına yararlı olan durumlara denir.
Bencil- Hodgam: Davranışları, benin (egonun) çıkarına göre düzenleme çabasına denir. Ben içincilik, benlikçi.
*Ünlü Hoca ve kedi fıkrası. Hocanın: “sen haklısın” demesine karşı olan hanımına da: “”Sen de haklısın”” denişine gönderme.
**Bu şu demek: Sonsuz zevk alma isteği lüksü, toplumu çökertir (Bu Ongun'un gereğinden fazla büyütülmesi olur, Ongunun sınırsızca özgürlüğü olur!) ki Sokrat’ı haklı kılar. Ama hepten zevk alma isteğininyokluğu; tüketimin yokluğu, lüksün yokluğu da, gelişmeyi önler (Bu da, Ongun'un -kişinin- olması gerekenden fazla küçültülmesi olur ki, kişinin özgür kılınmamasına, ya da kişinin yok sayılması olur.) Bu da Mandeville'yi haklı kılar.
Bayram KayaKayıt Tarihi : 7.10.2007 09:13:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Değerli okurlar. Sümer'de Tanrılar insanları, kendi biçiminde ve erdem kaygısından uzak yaratarak, Sümer'i geliştirir. Sümer'den sonraki gelişmede, Marduk'la başlayıp 4. Amonetep' in Aton dini ve ardılları, yani, tek tanrı kült fikri gelişti. Musa ile devam eden teizm; zaman içinde insanları soyutçu, kendi zaman düzeyi dışındaki zamanlarla girişemez olan bir anlayışla, insanları erdemli kılınarak, bir çeşit cezalandırdı. Aslında insanı erdemli kılmakta,insanı erdemsiz kılmakta, her ikisi de aşırılıktı. Ne erdem abartılarak birey küçültülmeli idi, Ne de birey abartılarak, erdemsizlikler yüceltilmeliydi. Toplumsal refah, bu iki yan alandan sağlamalı idi. Ama ölçü nerede? “Arta alanda bir çığlık Anadolu 2”” isimli çalışmamda Sümer'in yok oluşunu, efsane ile bitirmiştim. Ancak şimdi efsane yan ile nesnel yan, buradaki işlenişle genellik arz eder oldu. Karabaşlar ülkesinin 1500 tanrısı vardır. Ve tanrı önce kişileri erdemsiz kılarak yaratır. Yani insan tutumlarını erdemsel söylemlerle sınırlamamıştır. Ama kişiler tanrı gibi, ya da tanrılar, kişiler gibi, kaygıdan uzak, olağan normlarla yaşarlardı. Henüz yerdeki yansımaları göğe yansıtmanın soyutlaması tam olgunlaşmamıştı. İttifakların sosyal birliklerden getirdikleri totemci anlamaların çatışmaları ve özel mülkiyetçi girişmelerin çelişmeleri ile yasa ve ahlaki normlar beliriyordu. Sümer ittifaklarla gelişir. Erdem ve erdemsizlikleri, tam bir soyutlukla belirlenmiş değil, yaşamın ilişkilerinden çıkıyordu ve nesneldi. Böylece uygarlıklarını ve toplumsal varlıklarını ortaya kor oldu, Karabaşlar. Sümer'in parlak yaşayışı, lüksü, sınıfsal çelişkileri ve bunlardan doğan çelişkiler erdem çığırtkanlığını dayatır! Tanrılar bu yakarıyı tufanla cezalarlar. Bu tufanlar aslında yeni toplumsal dönüşümlerin ittifakından kaynaklanır. Halkçı insanın eski alışmalarından kaynaklı travma kopmalı, anı izleridir., Ve insanlar toplumsal sorunu toplumsal yolla aşamaz oldular. Çünkü nesnelliğin tam bilincinde değildiler henüz. Kendi çabalarıyla geçmişten beri süre gelen totemci mantık metodunu kullanarak, tanrı eliyle insanları erdemli (sevaplı) kıldılar. İşte bu tam bir cezadır aslında. Uygarlık kuran ulusların hiç biri, sırf erdemleri ile gelişmemiştir. Sümer ittifak içi yapısı erdemlerinden ötürü iyice tarım toplumu olur, eşdeyişle erdemli olur. O görkemden eser yoktur artık. Tarım üretimi ile at başı gitmesi gereken, madencilik, ticaret, savaşçılık, yarışırlık böbürlenme, haset, sanat, bilim gide gide, silinir. Sanki bir zaman sonraki; ” bir lokma ekmek, bir lokma hırka” mantığına dönüşürler. Ve erdemli Sümer; erdemsizliği bilmemekle, erdemlerinden çok erdemsizlikleri olan, saraydaki ihanetle, Babillilerin (Sargon) eline geçer. Bu çalışmayı Sokrat’ın: “” Erdemlerimiz (sevaplarımız) olmasa toplumumuz gelişmezdi”” deyişi ile ve; Buna karşın, Mandeville; “”Asıl erdemsizliklerimiz (açgözlülük, kendini beğenirlik) olmasa toplumumuz gelişemezdi” demesi, yanı sıra Dostoyevski’nin; “Suç ve Ceza”” adlı eserinde, üniversite öğrencisi,Raskolnikof'a, cinayeti; benzer erdemsizlikle: “”Olağan üstü insanların, erdemi çiğnerlik hakkı”” ile işletişir olması çağrışımları ile yazdım. Ben de; bu düşüncelerin kaynaştırımı ile ironimsili olan, hiç bir şey demeyerek, bir şeyler demeye çalıştım.
![Bayram Kaya](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/10/07/hodgamlik-digergamlik.jpg)
Geçmiş geçmişi, bugün beni bağlar.
Geleceği ise bilmiyorum.
Geçmişten aldığım güç, bu günüme ve yarınıma ışık tutar..
Ama geçmişte o kadar çok şaşırmışlar var ki?
Sadece bana şaşkınlık üretirler..
Her dizede çoğalıyor şiir...
Birbirinin ardına saklanmış anlamlar yakalanıyor, dönüp, dönüp okudukça.
tekrar okunası çok güzel ve oryantal bir şiir..
puanımla beraber,kutlarım şairi.. tşk ler
HANDE
koca bir ansiklopedi
koca bir ders
koca bir öğreti
tebrikler...
yalnız kafama takılan bir yer var usta?
Hodkâm
Diğerkâm
yoksa ben mi yanılıyorum???
deniz şahinoğlu
FARKLI KONULAR, ETKİLİ ANLATIM VE USTALIĞINIZLA BİZLERE IŞIK TUTUYORSUNUZ HOCAM. ALKIŞLIYORUM. SELAM VE SAYGILAR...
TÜM YORUMLAR (10)