Doksan iki yılının yirmi altı şubatı,
Bu gün vicdan kurşundan, bu gün kalpler kaskatı.
Dört yandan saldırıya geçti Nemrut ordusu,
Beyin kana susamış, her taraf kahpe pusu.
Seksen üç bala gitti, yüz altı da kız kadın,
Toprak, altı yüz on üç canı yedin doymadın! ..
Hocalı’da kan içti modern çağın Vahşi’si,
Yaman oldu vallahi Azeri’min yahşisi.
İki bin altı yüz beş hane varken bacalı,
Bir günde baykuş yurdu oldu garip Hocalı.
Hocalı; bir tepeye kurulmuş şirin belde,
Mazlumluğun yazıyor ödediğin bedelde.
Bu ne pis bir garezdir, çocuk nasıl vurulur?
Kan ve gözyaşı dolan Hazar nasıl durulur?
Bu vahşet karşısında nasıl donmaz ki beyin?
Kardeşlerim, sakın ha “Suçumuz ne” demeyin! ..
Ermeni kurban arar, Türk’ten güzel koç mu var?
Müslüman Türk olmaktan daha büyük suç (!) mu var?
Artık Hocalı’mızda bütün şubat yas gerek,
İslamın ölçüsü şu: Kısasa kısas gerek.
Fakat biz intikamcı barbarlar olamayız,
Hele de çocuklardan intikam alamayız.
Barışçıyız, ve lakin ok fırlamışsa yaydan,
Civanlarımız yeter, kükreriz meydan meydan.
Ne vahşi saldırı ki kadın çocuk ayırmaz,
Bu acıkmış yamyamı toprak bile doyurmaz.
O kanlı günden beri şubat bin aydır ay can,
Bu günü unutturma,unutma Azerbaycan! ..
Bu kanlı katliamın örtülemez üzeri,
Resul komşunuz olsun şanlı şehit Azeri.
Kayıt Tarihi : 1.3.2014 00:52:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!