Ey yeşil sarıklı ulu hocalar bunu bana öğretmediniz
Bu kesik dansa karşı bana bir şey öğretmediniz
Kadının üstün olduğu ama mutlu olmadığı
Günlere geldim bunu bana öğretmediniz
Hükümdarın hükümdarlığı için halka yalvardığı
Ama yine de eşsiz zulümler işlediği vakitlere erdim
Bunu bana söylemediniz
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
sezai hoca siirin hocası
'Kadının üstün olduğu ama mutlu olmadığı '
tarih boyu değişmeyen kadın psikolojisi... hedonist simsarların elinde eriyip gitti/ler. hep mutlu rolünü oynadı. hep içine attı. sesi çıkmadı. başı yerdeydi. yuvasının devamı, çocuklarının huzuru için; bir çok şeye göz yumdu. oysa içini dökse okyanuslar kuruyacaktı. ama dökemedi...
Bir kentten daha geçtim
Buğdayları yakıyorlardı
Yedikleri pirinçti
Birbirlerine açılan borular gibi üfürüyorlardı
Sonra birbirlerinden borular gibi çıkıyorlardı
Pirinçler gibi çoğalıyorlardı
Atlarını yalnız atlarını cana yakın buldum
Öpüp çıkıp gittim yelelerini
ÜSTAD SİZİ ŞİİRLERLE TANIMIŞTIM VE DİMAĞI TAZE BİR ŞAİR ADAYI OLMAKTAN ACİZANE BEN BURDA BULUNUP DİĞER ŞİİRLERİNİZ ZEVKLE OKUMAK GURUR VERİCİ...
ARADA SIRADA DUYGULAR GÖKKUŞAĞINDAN BİZDE GEÇERİZ VE BU BİÇARE KULUN ŞİİRİNİ SİZİNLE PAYLAŞMAK İÇİMDEN GELDİ...KİM BİLİR GÖNÜLDOSTLARI BELKİ TANIMASALAR DAHİ HEP GİZEMLİ BİR IŞILTI VARDIR YÜREKTEN YÜREĞE...
SAYGILARIMLA...
Vuslat-1
Merhabalar Birtanem!
Gönül bahçemde cemalinle açılan güllere merhaba...
Yürek mangalımda yaktığın ateşe merhaba
Yüreğimdeki yüreğe merhaba
Vuslata giden yollar çilesi ile güzeldir.
Yokluğunda çekilen çilede, yakıp kavuran
Hasret ateşi de bu güzelliğe sahip.
O ateşin küllerinden vuslat doğdu!
BENliğimle sevdim..O'nun için sevdim
Hasreti yoldaş, özlemi dost bildim.
Cemalinden yürek ateşine
bir damla su olacak günü bekledim.
Ve o gün…
Vuslat…
Hayali ile uyuduğum
Hasreti ile uyandığım
Güne ümidi ile başladığım
Akşamı duası ile yattığım.
Şimdi yüreğinin yüreğime mesafesi kadar yakin
Şimdi yani başımızda bize hasret vuslat!
Simdi bülbülün vatana hasreti vuslat!
Ve onun sevgiliye seslenişi gibi...
Sadece bir kelam yollayabileceğim
Bir kelam söyleyebileceğim
Bir kelam sır gibi saklanan yüreğimde
Bir kelam yüreğimden yüreğine...
Seni seviyorum güzel yüreklim
Seni seviyorum nuuur yüzlüm
Vuslatların en güzelini birlikte
Vuslatların en güzelini onu var edenle
Yaşama duasına ve sebebine Merhaba...
Merhabalar gül yüzlüm
Ben,benden uzak iken beni sende bulan Sevgiliye Merhaba
Kadir Gecesi’nin bereketine,
Bizi o gecede birbirimize bağlayan dualara,
Sevginin öz sahibi güzel Mevla’ya hamd olsun.
Gönlümde Ahiret’ime baktığım hasretimin vuslatı,
Sevdamın misk-i amberi...
Gözlerin deryayı umman,
Ben ise orda bir göz damlası
Anlamlı ve de gözlerine susamış...
Sen Rahman’ın bana vahyettiği ayet,
Gönlünde Mevla’yı aradığım aşkımsın.
Sen gecemin kandili
Günlerimin parlayan güneşi,
Senle yanan ve de kavrulurken
Yüreğimi okşayan serin sabah rüzgarısın...
Aralık 2007 BATMAN
üstadım ah üstadım
seni teşke herkes anlasa
Sezer Çalışkanoğ - Sezai Karakaoç
:( Bu güzel şiirin, Böylesine kesilipde kırpılmasını Kınıyorum.
Bu şiir ile ilgili 5 tane yorum bulunmakta