Hızır'dan ders alan veli:Hâce Abdülhâlik ...

Hâce Abdülhâlik Gücdüvanî hazretleri ilmi, sohbeti ile Haktan bahseder,
Nakşiliğin temel usulleri haline gelen prensipleri ile insanları terbiye eder.

Onun dilden dile aktarılarak bu güne ulaşan bilgileri gülizardır,
Bazı kerametlerinde her dönem için eskimeyen mesajlar vardır.

Hâce Abdülhâlik-ı Gücdüvanî k.s. ile başlatılan Hâcegân yolu,
İle can buldu tasavvuf içinde Ahrariye,Müceddiye,Halidiye kolu.

Bu çizgi Allah Rasulünün çizgisiydi,Sâdât-ı Kiram bize örnek Peygamber dediler,
O’nun izlerini takip etmek suretiyle,sırat-ı müstakim çizgisini her dem tazelediler.

Bu yol,şeklen Hâcegân silsilesiyle başlamış görünse de gönülde yer almıştı,
Daha Efendimiz s.a.v. zamanında O’nun kutlu yürüyüşüyle varlık bulmuştu.

Nitekim Hacegân-Nakşî-Halidî silsilesi Abdülkadir Geylanî ile sel olup çağlanır,
Beyazid-i Bistâmî,Sıddîk-i Ekber Hz. Ebubekir oradan Hz.Peygamber’e bağlanır.

Öyle olmalıdır, çünkü bu yolun rehberlerini Alim kılan ilimleridir,
Efendimizin ’in hem zahirde hem bâtındaki mirasçısı alimlerdir.

Onlar, nübüvvet nurunu velayetle kendi zamanlarına taşıyan gönüldeki amillerdir,
Yolumuzu aydınlatan, bizi Hakk’a, hayra ve hakikate çağıran Mürşidi Kamillerdir.

Onlar Rasulullahtan tevarüs eylediklerini gönül içinde yaşayan ervahtır,
Güzel örneklikleri kendi hayatlarıyla tekrarlayan Allah dostu Evliyaullahtır.

Hızır Aleyhisselam Cenab-ı Hak(c.c) katından ilim alarak Gücdüvani'ye gitmiştir,
Buhara gibi o devrin ilim merkezinde büyümesini,feyzinlenmesini takdir etmiştir.

Çünkü Ehl-i Sünnet çizgisini ihya edecek olan Hâcegân silsilesi onunla yol alacaktı, Nakşibendiyye yolunu bugün de aydınlatan Kelimat-ı Kudsiyye onun eliyle olacaktı.

Şah-ı Nakşibend hazretlerinin ruhaniyeti ile irşat edecek olan bu zat söze kanidir,
Hızır a.s.’dan aldıklarını aktaracak, zikr-i hafîyi öğretecek Abdülhalik Gücdüvanîdir.

Gücdüvani,Hızır a.s.’dan ledün ilmini ve kalp ile gizli zikrin yapılışını öğrenir gider,
Hızır a.s.,onu sonra Buhara’ya yeni gelmiş olan Yusuf Hemedânî k.s.’a sevk eder.

Abdülhalik Gücdüvanî’yi,onun manevi terbiyesini bu büyük veli devralacaktır.
Yusuf Hemedanî yanında Abdülhalik Gücdüvanî’nin yaptığı zikir gizli olacaktır.

Gücdüvanî hazretleri,gönül zikrini Hızır’dan öğrendiği gibi yapar,
Sessizce yapmasına izin verir,zikir yapar iken iki gözünü de kapar.

Yusuf Hemedanî sohbet ve ders halkasında manevi makamları gönül yeridir,
Abdülhalik Gücdüvanî,mürşidi vefat ettiğinde bıraktığı dört halifesinden biridir.

Sohbet postuna oturan Hâce Abdullah Berkî hazretleridir ondan memnun olur,
Ondan sonra Hâce Hasan Endâkî,sonra da Hace Ahmed Yesevî görevi devralır.

Bu üç dönemde o, Gücdüvan’da inzivaya çekilerek durur,
Cihanda riyazet ve mücahedesini sessiz sedasız sürdürür.

Nefsi çok ağır imtihanlara tabi tutmakta,ulaştığı manevi hallerle yaşamaktadır,
Zikri gibi ruh-i halini gizleyerek kimseye bir şey sezdirmemeye çalışmaktadır.

Fakat Cenab-ı Hakk’ın ikramı ile zuhur eden bazı kerametleri duyulur,
Kısa zamanda şöhreti Buharayı aşarak üç kıta içinde her yana yayılır.

Çok uzak diyarlarda adına hankâhlar kurulmakta seyyahlar dolaşmaktadır,
İnsanlar kalabalıklar halinde Gücdüvan’a onu ziyaret etmeye koşmaktadır.

Nihayet Ahmed Yesevî şeyhinin işaret ettiği Türkistan’a gidip Gücdüvan'ı boşlar,
Abdülhalik Gücdüvanî hazretlerine ısmarlayınca Buhara’ya gelir, irşada başlar.