Hissikablelvuku - Garib Çoban
Aydınlanma, kendini gerçekleştirme!..
Gerçekleşme kelimesini kullandığınızda ne demek istiyorsunuz?..
Zira çoğu insan bunu, bir tür anlayış, idrak olarak kavrama eğilimindedir.
Gerçek ile gerçekleşme kelimelerinin birleşimine bir bakın!..
Bu hem gerçektir hem de gökte, bâtında gizli gerçek manâsının zaman ve mekânda yerde zâhiren ortaya çıkmasıdır.
Uçanın yere konması, tohumun meyveye durmasıdır.
Bugün sevgi, çatık kaşlı putlar demekle özdeşleşti.
Sevgi olduğunu sanıp ötekini küçümseyen kibir abideleri doldu.
İyilik yaptığını savunduğunu zannedip aslında kibir yapanlar.
Herkes putlarıyla kendi yaşamadığı sevginin sevgilisi.
Peki bu gerçekleşme, bu farkındalık kendini zamanla ortaya çıkaran bir şey mi!..
Yoksa farkındalığın bir öncülü var mı?..
Zaman içinde Öz'ün farkına varılmadığı, gerçekleşmediği bir an var mı?..
Olup durur...
Dünyalık putlarla övünmek, büyüklenmek kolay!..
Bak kabristanlarda kimin başında dua edeni var, kurtarsaydın ya.
Bir mezar başında yüzün gülsün, gözyaşını silen bir yar bul kendine.
Ama sen kendinin ne olduğunu sanıyorsan.
O asla kendini gerçekleştirmeyecek.
Zihinde bir fikir veya san/al bir nesne nasıl gerçekleşebilir?..
Sen seni kıskan
Burada aydınlanmanın anlamı!..
Bilincin, yüzeyde bir kez bir nesne-ilişki-faaliyetle özdeşleştikten sonra kaynağa geri dönmesi.
Zamandayken bir anda sonsuzluğu hissetmesidir.
Bilinç, var olduğunun bilincine varır.
Tasavvuf zevkindeki gizli hazinenin, bilinmekliği sevmesi, marifetullah tam da budur.
Hayatı yaşamaya değer kılan şey hayallerdir..
Bazen yol masallarla süslenir..
Fakat asıl kendimiz yani Ben olan Ben asla aydınlanmış ya aydınlanmamış değildir.
Her an nasılsa öyledir.
Ölümlü yüreğim ben, sonbahar gibi kimsenin değilim.
Onun hakkında ne söylerseniz söyleyin.
Her zaman tüm aydınlanma ya aydınlanmama fikirlerinden önce gelir.
Bunların hepsi bir yığın kavram ve kavramların gerçekliği yoktur.
Viran olan gönüller
Aydınlanmadan önce de aynı şekilde var olduğunu söyleyebilir misiniz?..
Kimlikte adı yazan psikolojik süreç olarak, bir düşünceden ibaret olan Benlik asla aydınlanmış ya da aydınlanmamış değildir.
Zira varlık yüzü görmüş değildir.
Bu anlamda, herhangi bir şeyin farkına varan hiç kimse yok.
Yalnız ol.
Bu sana merak etmek, gerçeği aramak için zaman verir.
Kutsal bir merakın olsun.
Hayatını yaşamaya değer kıl..
Aydınlanmanın bir parçası olan sen/ben bile.
Sonbaharda savrulan yapraklar kadar aşık değilsin.
Taa İçime B/aktın!..
Bilemiyorum belki de nihai feragati, mutlak teslimiyeti kastediyorsunuz.
Gelişme, iyileştirme veya değişme arzusuyla dolu olduğunuzda, olduğunuz şeyden kurtulmanın, bütünden çıkmanın.
Artık bir yolu olmadığını.
Ve hiçbir zaman da olmayacağını gerçekten görürsünüz.
Asla, zaten olduğunuz şey olamazsınız!..
Olduğunuz şeye dönüşemezsiniz!..
Bu aydınlanma, birinin deneyimleyebileceği yani birine 'olan' olup biten bir şey değil.
Sadece bir ahaaa, demek öyle ânıdır.
Olduğunuz şeyin zaten her zaman olduğunuz.
Ve her zaman olacağınız şey olduğunu apaçık görmektir.
Olduğunuz şey olarak zamanın dışındasınız. Zaman sizin sâyenizde.
Ve ancak sizin zihninizde var.
Suyun teheccüt vakti gözlerde saydamlaştığında.
Zaman sâdece sizin o mekanda ne olarak göründüğünüzü anlık olarak yansıtır.
Fenâfillah'a, Nirvana'ya bir adım kala.
Konuşmak değil, susmaktır emir.
Ancak yaşayan, tesir eder.
Başkasının kusuru değil, kendi kusurumuzdur bizi ilgilendiren.
Emri bil maruf nehyi anil münker, kendine uygulaman gerekendir önce.
Kim, ne zaman tam olabilir ki?..
Bu bırakış, bu nefes veriş sanki egonun son nefesi gibi bir şey...
İlk nefesinden haberdar olandır.
Son nefesinden de haberdar olacak olan.
İlk ve sonuncu arasında hiç değişmeden kalan yine O.
Yani hiçbir zaman nefes alan bir ego olmadı. Son nefes diye bir şey yoktur.
Çünkü ilk nefes diye bir şey yoktur.
Bunda bir süreç yaratamayın zira ortada bir süreç yoktur.
Bir süreç için başlayan biten bir olay gerekir.
Yalnızca olduğunuz şeyin tek gerçek olduğunu ve duyusal olan her ne ise!..
Ona hiçbir zaman dokunmadığını görürsünüz.
Ve bu yeni bir şey değildir.
Kadim ve sonsuzdur.
Yani hem ezeli hem ebedi; evvel ve âhir kendi.
Sadece bu aha, işte bu, sonsuz.
Karşılıksız sevmek varken.
Ama senin korkunç armağanın insan mı, Rabbim!..
Allah, Vahid, Ehad, Samed.
Allah sonsuz, evrene kaç sonsuz sığar!..
Bir tek O…
İşte var olan tek şey sonsuzdur.
Ve bu bir deneyim değildir.
Bir olay değildir.
Çoğu kişinin ortak anlayışı şudur!..
Ben bilinçliyim, benim özelliklerimden biri de bilinçtir..
Dolayısıyla mülkiyet fikrinden, bilince sahip olma fikri mi çıkıyor?..
İşte bütün bunlar ayrılık hissi yüzünden olur.
Sonuçta ilkin ayrı, bağımsız bir kişi olma duygusu ortaya çıkar ki bu yanlış görünse de tertib-i ilâhî icâbı pek gereklidir.
Demek istediğiniz şu mu!..
Bilinç, bir kişinin rolünü oynar!..
Ancak bilince sahip olan bir kişi yoktur.
Evet eğer tüm bunların içinde herhangi bir sahiplik varsa.
O da bir kimseye sahip olan bilinçtir.
Toparlanın gönül, gitmiyoruz!..
Biri kafanı zorla denize sokarsa boğulursun, kaçarsın.
Denizi sen seyredersen, girersen, keşfedersen seversin ve ayrılmak istemezsin.
Aynı şey din için de geçerlidir.
Gençlerin, çocukların kafasını zorla sokup da sonra kaçıyorlar diye kızamazsınız. Boğulmamak içindir.
Hem bütün kimseler rolünü oynar.
Hem bütün nesneler olarak görünür.
Yani bilinç her an bir görüntü bir sûret mi yaratıyor?..
Bu demde zevkimiz yaratılış değil.
Ki böylece teselli yerine tecellî buluyoruz.
Yaratıcı yok, yaratılış yok.
Yalnızca tek bir benlik, tek bir varlık.
Ve bu varlığın zat-sıfat-fiil devriyle hayal-tezgâhında ortaya çıkışı yani tecelli vardır.
İşte bu sonsuz bir açılımdır.
Yegane varlığın dışında hiçbir şey olmadığından bağımsız bir yaratıcı ya da yaratım olamaz.
Bu açılım, bilinç olarak 'Ben', 'Ben varım' düşüncesine dönüşür.
Ben varım düşüncesinden!..
Ben zaman içindeki bir nesneyim hissi doğar.
Bütün bunlar varlığın ortaya çıkışının, noktanın açılımın birer mevsimidir.
Görünüşe göre üç seviyeden bahsediyorsunuz!..
Ben, Ben var/ım ve Ben buyum.
Allah kah cemalini verir, kah celalini.
Bazen nimet üstüne nimet yağar bazen imtihanların ardı arkası kesilmez.
İşler bir türlü yoluna girmez.
Üzülürsün, umutsuzluğa kapılırsın.
İsyan etsen ne olacak?..
O dilediğini yapar.
O'ndan yine O'na sığınacaksın.
B/aşka çaren mi var?..
Bütün bunlar sadece birer kavram.
Ve kavramsal olmayan tek şey varlık'tır, öz-benlik'tir.
Kavramlarla olaylara sonsuz açılardan bakabilir.
Ve bu süreçte yeni ve farklı kavramlar yaratabilirsiniz.
Ama bu hiçbir açıklama gerektirmez!..
Bu bir zevk.
Ve zevk sadece tadılabilir.
Bu yalnızca bir görme meselesidir, yüzeydeyken tam merkeze yönelmek, Öz-Benliğimiz olarak Varlığın tek başına gerçeklik olduğunu ve bu gerçekliğin tüm varlık ya da yokluk fikirlerinden ve ona dair kavramlardan önce geldiğini görmek, Subhanallah biraz da bu demek...
Zira zihinde ortaya çıkan her fikir kurgudur.
Ne güzel değil mi?..
Çıkış fikrinin çıkış yoluna ihtiyacı olan.
Öyle birinin var olduğuna dair körü körüne bir inançtan kaynaklandığını görmeye gelebilirler.
Zira kimseye hiçbir şey veremem, kimseden hiçbir şey alamam.
Varsa yoksa belki biraz ayna tutmak...
Kendilerini ne sandıklarından bağımsız olarak
Onlara oldukları şeyin hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını.
Zâten oldukları şeyi bırakmalarına gerek olmadığını gösterirsem.
Bildikleri hiçbir şeyin, aslında kendileri olmadığını doğrudan görebilirler.
Bu anlamda biz Adem'in çocukları değil, idrakin, algının çocuklarıyız.
Mutlak algılayıcı olmasaydı hiçbir şey mevcut olmazdı.
Kaderimle başbaşa.
Göreceli algılayıcı olan kişi bile algılama eyleminin bir parçasıdır.
Ve gölgede olanın gölgesi olmaz...
Algılayanın fikirleri, algılama eylemi ve algılanan nesne, bu farkındalığın yalnızca bir yönüdür.
Az önce geçirdiğimiz yılların manzarası içimizde bir şeyleri yok etti.
Bu şey, insanın bu sonsuz güveni, onu her zaman, bir başkasıyla insanlığın dilini konuşarak ondan insani tepkiler alabileceğimize inandırmıştır.
Açılım, yegane varlığın büsbütün akışı, bir işleyişi olsa da!..
Varlık her zaman mutlak dinginliktir.
Ve herhangi bir açılım tarafından dokunulmadan kalır.
Allah alemlerden münezzehtir.
Nihayetinde hissi gerçekmiş gibi gelse de hiçbir şeyin açılımı yok, değişimi yok,
Lâ-tecelli, eşya varlık kokusu almadı.
Yani bu bile zihin mahsülü bir kavram işte.
Putların mahkumları
Ve bu filmde değişim büyük yanılsamadır...
'Uyanık Hayat' filminde meydana gelen birçok değişim vardır.
Bir fincan kahve ya da bir bardak çay içerseniz bir değişim olur.
Arabanıza neredeyse biri çarpıyorsa ve adrenalin sisteminize hücum ediyorsa, bir değişim söz konusudur.
Hormon canavarının işbaşında olduğu bir ergenseniz veya adet öncesi veya menopoz dönemindeki bir kadınsanız, birçok değişim vardır.
Kan şekeriniz düşerse bir değişim olur.
Bulutlu bir günde güneş çıkarsa bir değişim olur.
Ama birincil, temel yanılsama, bu değişimlere sahip bir kimsenin olduğu veya değişen bir nesnenin olduğudur.
Varlığın büsbütün akışı olan hayatta bir şeyin görünebilmesi için iki uç arasında, seviye farklılıkları arasında bir akış gerekir.
Pencere açılır oda havalanır, içeri girer ve dışarı çıkar...
Bütünde elbette hiçbir şey değişmez.
Tıpkı alevin, balmumunun gaza dönüşümü olması gibi.
Bak yıllar nasıl geçmiş
Sen ve ben de havanın, suyun, ışığın, biftek ve sütün başka bir şeye dönüşümüyüz.
Zaten varlık tek olduğu için, bazı hâller arasında bir eylem akışı oluyor.
Seni seven, sen farkında olmasan bile seni sever.
Sessizlik birbirini seven insanların konuşmasıdır.
Vakit , teheccüt vakti uyumayanların.
Şems vakti uyuyanlara, aşk ile şiir yazma
vaktidir.
Sadece geceleri, kahkahaların sustuğu, ruhun üşüdüğü, bedeni titrettiği zamanlarda açılan yaralar vardır.
Önemli olan söylenenler değil, söylenmemesi gerekenlerdir.
Bazen ayrılmak tek yönlü bir yoldur.
Adına sonra dediğimiz bir müstakbel yurdu mesken tutarız hep.
Belki de bu yüzden bizim için en büyük kayıp gelecek yitimidir.
Geleceği çalan, bütünü çalar.
Benden sonrası kalır.
Bu hayatın göründüğü gibi olan daha fazla insana ihtiyacı var.
Bu kadar insanın arasında kendine yer bulamayanlarda ne güzellikler gizlidir.
Bu yalnızlık değil, putperestlere uyum sağlayamamak bir ayrıcalıktır.
Merhametsiz olan herkes kaybedecek.
Her gün bir şeyini.
Bir gün herşeyini.
Artık bir durumu değiştiremediğimizde, kendimizi değiştirme zorluğuyla karşı karşıya kalırız.
Kendini koruma, detoksifikasyon ve arınma için zorunlu bir harekettir.
Yoksa bir nesne ya da kimse varlık olarak ikinci bir şeye dönüşmüyor.
Kayıp güzellik karşılıksız sevgi bu çağda.
Kesinliklerle işe koyulan, kuşkularla son bulacaktır.
Ama kuşkularla başlamaya razı olan, kesinliklerle son bulacaktır.
Gönül bu, kahve gibidir, soğuduktan sonra tekrar ısıtılsa bile asla orijinal lezzetine dönmez.
Hayatın asıl anlamı nedir?.. sorusunun cevabı var mı?..
Her yürekte kimsenin ulaşamayacağı bir yalnızlık köşesi vardır.
İşte gördüğünüz gibi yapacak O kadar çok işim var ki.
Putperest insanlar'a ayıracak hiç vaktim kalmıyor.
Ya rabbi feryadımı artık duysan diyorum.
Aleyküm selam!..
Hoşgeldin ölüm buyur otur dediğimi, vesselam.
(Y.ed - Bu bir demdir, gelir geçer Albümü)
Kayıt Tarihi : 27.10.2024 19:14:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kimi iyi bir dost olduğumu söyler. Kimi ise soğuk ve mesafeli der. Aslında beni anlatırken herkes, hak ettiği resmi çizer. (Goethe)
"Kalbe doğan,
Vuku bulan ise..."
O zaman "gerçeği aramış ve bulmuştur, insan..."
Gerçekle yatmış, kalkmıştır zira,
Kendini bir kenara koyup
Unutmuştur da ondan...
Tebrikler Engin Bey..
TÜM YORUMLAR (1)