Hissedersen, hissettirirsin. Hissettirdiğini, hissedersen. Hissettiğini, hissedersin.
Hissetmek...
Bu konudaki sınırsız düşüncelerimin bende uyandırdıklarının ve kalbimdeki yükünün bir kelimenin omuzlarına yüklenmesi ne acı. Karanlık bir sokakta tek başıma yürüyorum. Sadece kendi adım seslerimin yankılandığı gecede, içimden mırıldandığım şarkının, içimdeki seni uyandırması ne garip. Elbet terk edilecek caddelerin dolması neden? Sessiz bir gürültüde sokakların çığlıklarını duyuyorum. Etrafımda neşe çığlıkları atan insanların, maskeleri düşüyor karanlıkta, acıları görüyorum... Böylesine kaybetmiş mi ki ruhum bedenimi? Bir türlü kendimi bulamıyorum... Her köşe başında varlığımın derinliğindeki insanları görüyorum... Ne çok sen varmışsın bende? Her telde inleyen kelimelerin hissettirdikleri ve ona eşlik eden duru bir ses, sessizliği bozuyor. Kendimi ben de anlamıyorum. Bir tarafta artık ben olmuş sen ve senin verdiğin acılar, bir tarafta bir düğün ve kendini bulmak isteyen bir beden... Tüm bu sorunların çözümü yok, neden? Sabahın ilk ışıkları kaldırımlara vuruyor. Gözlerime yeni uğrayan uyku uzun sürmüyor. Sıcaklığıyla kucaklayan güneş ve ışıklarının gözlerime verdiği hafif ağrıyla uyanıyorum.
arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer…
belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine derince bakmasalardı eğer…
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta