Hisseme düşen dünya (V) Şiiri - Yorumlar

Mehmet Sani Özel
325

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Tırnaklarıma bakarken, etrafı surlarla çevrili bir kaleden, kulağı göğün tavanına dayalı bir dünyaya uzanıyorum. Cüssem eskimiş bir ceket gibi, soframdaki sıcak çorbanın içindeki kaşığın sapına yığılıp kalıyor. Kalaylı tasların yansıttığı ışık, iliklerime çörekleniyor. Mecbur tutulduğum mekânlarda ruhsuz dolaşan bedenim, cibilliyet sırlarına vakıf olmak için sazlıkların sözünden mehteran marşlarının nakaratında ders dinliyor. Ney üflemelerine rastlıyorum, Mevlana’dan. Metruk bakışlı kır sofileri, tepemdeki dumanı sezercesine yüreğime su serpiyorlar. Sükûn helvasını paylaşan dervişler, öğünlerine buyur ediyorlar beni.

Saadet hanelerinde ikamet eden insanların yüzüne, tatlı bir tebessüm nuru döşenmiş. Tinimin gırtlağı kuruyor, lebiderya konakların dam ve duvarlarında kuş evleri ve evleri çepeçevre kuşatan botanik güzellikler. Muzaffer edalı gılmanlar, müvekkilleri namı hesabına kudret bankalarına gam verip vefa tuzu yalıyorlar. Sevgililer, sevdasından muzdarip olduğu eşlerinin avuçlarından kevseri yudumluyor. Devekuşlarına eyer döşenmiş, akşamla sabah arasında bir ikram alacağı olanlar, bakış hızına müsavi gidip geliyor. Burası da bir yamaç ve bütün bu anlatılanlardan çok daha mükemmeli şu kaldırım taşında oturan kimsenin yüreğindeki âlemde yaşanıyor.

3o bin aç ı birkaç yıl doyuracak değerler vererek uzay turu yapan faniye gam. Ben açlığı ve sefaleti düşünürken, lüks içinde yaşıyorum! Üstelik o dünyanın kimyasını kullanıp altınlarını elde etse yinede “Sidre-i Münteha’yı” göremez. Fezadaki yolculuğun amacı yeni bilinmeyenlere ulaşmaksa, yediğin içtiğin yurdun düşkünlerini dik tutamadıktan sonra, biriktirdiğin sermayeyi kimlere keşide ediyorsun? Sormayacağım; Tırnaklarımdaki bulutları süzerken, hangisi yaşamaktır? Diye.. Son gördüğümde bir eli yağda olanlar, dünyanın bekâretine tecavüz planlarını düşlüyordu. Dün, azgınlıklarından dolayı helak olan kavimlerin kıssasını okuduğumda, tüylerim havadaki statik elektriğe kontak kurdu. Ya çok nemli soluyorum veya kâbuslarımın kapısı ardına kadar açık.

Ayağı takılıp düşmüş veya düşürülmüş bir kimsenin doğrulmaya çalışması tehdit olarak algılanabilir! Kara Afrika’yı yüz yıllardır sömüren emperyalistler, o siyahî yekûnun bilgiden hissedar olmasını ve önünü görmesini asla arzu etmezler. Aydınlanan zihinlerin, haksızlığa geçit vermeyeceklerini bildiklerinden dolayı, doğanın güzellikleri ile beledikleri zehri, belleklerine enjekte ederek uyuturda uyuturlar. Bir Habeşli sıvacı diyordu, sırtı Cebel Ömer’e dönük; ”Kâbe’yi zenciler yıkacak! ” Üzerine reva görülen zulmün bir zayıf yerinden fırlayıp kalkarak, önüne ne gelirse (hafazanallah) yakıp yıkacak. Dönüp bana da sormuştu; Siz bizim ekmeğimizi çalarak refah içinde yaşayanları, batıyı taklit ediyor musunuz? .. O günden sonra kıblegahın önünde bir muhterem beni ikaz etmişti; “Okumak sünnet dinlemek farzdır”, diye..

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta