Toplanıp gölgesi altında bir engin çınarın,
Duyduk inşâ edenin rûhunu tekrâr Hisârın.
Taşımış sırtta kireç, taş dayanıp günlerce,
Vüzerâsiyle hükümdâr, ne asîl işkence!
Şüphesiz mû’cize devriydi o çağ İslâmın,
Bir hakîkat olamaz gördüğü hal en’âmın.
Tâ İtil’den beri aşmıştı da azgın suları,
Kaderin emrine uymuş gibi Türk orduları.
Kaç asır çiğnemiş ırmak, ova, binbir vâdi,
Gök çadır yeryüzü her savletinin serhâddi.
Ve o bin yıllarının fethe gelen orduları,
Sevdiler yurt olarak fethi gören Üsküdar’ı.
Sezdiler bahtını ufkunda Bizans ülkesinin,
O çadır halkını titretti o gün feth-i mübîn.
Gördüler orda taşın şimdi şehir olduğunu,
Bozkırın fâtihi rû’yâ gibi seyretti bunu.
Bizden evvel iki üç iskele semtiydi Boğaz,
Kaç asır kırları boş, bekledi sevdâsını yaz.
Cennet olmuş gibidir bağrına Türk yerleşeli,
İki sahil uzuyor dört yanı mermer döşeli.
Taşa hükmetmiş asırlarca o heybetli dehâ,
Orda kulluk ediyor şükrederek Allâh'a.
Duyduk ilhâmını üç beş kişi tenhâ Hisar’ın,
Yaşadık rûhunu fethin ve büyük Hünkârın.
Kayıt Tarihi : 19.12.2012 16:07:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!