23. 23.2010
Nerden bilebilirdim ki   bıraktıkların  füzyonla  eşdeğer  olup  içimde   atomları   besleyeceğine.
-Her gün beni Hiroşima’ya çeviren hasretinin tinlerindeyim.
Beni anlamaz  oldu   algı ve  felsefi   uyanış. Yoluna serdiğim gönlümün magmasında buzulların oyun oynuyor.
-Buz  patentine  çevirdi ayrılığın.  Buz üstünde   dans ediyor, acılarım, sensizliğim,partneri   yokluğunla.
,Umarsızlığın   ummanıyım   korkma   ıslansa  da     hayalin, hoyratça bir oradan bir buraya   gidip  gelse  de içimde   derleniyor.
B’oyumu   geçti   sevgin.Seçilmiş sevdaların   kuytusundayım.  Çaresizliğin    Çarıyım. Rusya da   yıkıldı.   Sol yanım   sen; ama  solcu  yanım   hiç  olmadı, olamazdı da    o  kadar  algılarım açıkken  bir  algının     maşası olamazdım.
*Sevdim.
-Bundan daha   etkili  felsefi  cümle var mı? 
Hiçbir şey başladığı  mecraların  muhakkaklarında    kalmıyor.Muğlaklarına  taşır  istenmedikler.   Tanımsızlığa çağırır renkli rüyalar gökdeleni.  Son katına renk atar sensizliğin siyah bedeli.
Devri   daim  olan    yüreğim  yanar falan.Kat  kat   büyür sevdam.   Gözünü açamamış açılımlar     tüner       söylemlerin    can yatağına.
Söyleyebileceğim çok  şey  varken,  bir şey söyleyip kalmanın    penceresi oluyor  gözlerin.
-Bir  damlana  yazılmış    ama  içinde  ben yok, damla  yok.Islanan    acılarmış. 
Artık   gidiyorum,  artık senden  bir   gram sen  kaldı diyorum.Her şeye  rağmen 
git demekle  bir  gram  bitmiyormuş. Bir gram  milyonlarca  tona bedel olup  sevgilerin  isimsiz     uçuklarına  adres  oluyor.
-En  güzel   günlerimizi  düşün.Benim    dudağımda   sivilce, seninkinde   uçuk  oluşmuştu.   İkimizin stresi bizden nesnelerle gün yüzüne çıkmıştı.
Eskisi gibi  aynanın anlatamadıklarını   yazmıyor  bakışlarım.Aynı  anda aynaya bakarken  gözlerimizin  ışıl ışıl   aşk yanışını özlediğimden  bakamaz  oldum. 
Ya da     gülümsemenin   kırdığı  özlem camlarını  bulamadığımdan    kırışık   özlemlerle yaşıyorum.   Tarayacak  saç da  kalmadı    .Tek tek  peşinden geldiler. Tel tel  seni arıyorlar.  Beyazlanan saçlarım  kaldı. Onlar   bahtımının  karalarını kapatıyorlar.
-Tebessümlerin  içten değilmiş  meğer,  ya da sevgin   gerçek aşktan.
Seni Leyla’nın   aşk  annesi ,Şirin’in  şirin,  sevimli  tonton  anneannesi,
Züleyha’nın   zelal   babaannesi,Aslı’nin asil, asırlık    süt annesi sandım durdum.
-Meğer  değilmişsin.
-Meğer,  değillerin muğlak   düşlerine  perilik ediyormuşsun.
“bütün  büyük  aşkların eşkâlisin,  bitmezliğin bundan
bütün  bitmez  aşkların güneşisin,sevgi  ışıltıların bundan
bütün   umutların    ummanısın ,ıslak  hayallerim  bundan “
Ben  böyle dize dize  ölürken,  seni ölümsüz şiirlerin   hurisi  yaparken yalancı cennetlerime sunarken. Sen  gidenlerin  türküsünde  önde  gidenlerin çalgıcısı.
-Sen    gidemeyenlerin  ekmeğini     taşıyan   ana  kraliçe    karınca  değilsin   meğer.
-Meğer,  cırcır  böceğinin   heves   stüdyolarında    yalnızlığa  şarkı  söylüyormuşsun.
-Sesin  güzel mi  hala ağlamaklı mı? 
Bizim en çok sevdiğimizi  şarkıyı da seslendirir misin?
“Yine aylardan kasım, sanki sende kaldı bir yarım
Her nefessin her anım, sanadır canım ahhhh
Yine aylardan kasım, sanki sende kaldı bir yarım
Her nefessin her anım, sanadır canım”
K’asımın nesliyim aşk   yolunda. Yine kasım,  yine sen.Doğum  gününe ramaklar    kala,  gidişine       uçurumlar kala, biter mi ki  bu ay.
-Biter mi ki  bu  ay, bu isimsiz sızılar, bu senden kalışlar.
Özlerinde boğulmuyorum.Dalgaların  algılarımı  kapsamış durumda.   Gidişin   bir deniz  bıraktı.Bütün  kirlenmiş  geçmişimi temizliyor.
Tanımlanmaz bir hüzün var yüzümde.Yüzüm ile  yüzün arasında   özlediklerimin resmi çekilse  acep  nasıl bir kare   çıkar.
Bitmişliğin   eksi, eski,  ekşimiş   hatta esrik       denkleminde  sana   bittim.   Bitmez denilenlerde   bitip  yeniden   çoğullandım.
Bakışlarında birer birer silinmiş gözlerimi sorma.  Seni görmeyi özlemiş olsa da    kör  olmak yerine Köroğlu  yapıyor   yadımla.
-Dokunuşlarımın  sayacı     olsa  diyordum kendi kendime.Arşivine alsaydı  kader.Sonra  o titrediğim, bittiğim, sende  tükendiğim demlerin     yazgısında     seyre dalsaydım ah keşke.
Kayıt Tarihi : 31.10.2011 21:17:00
 
 
 
 
 Şiiri Değerlendir
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
 
 



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!