Kaybedilmiş imtihanlardan ibaret vakitler sığar mı acaba “hayat” kelamına…
Hayat, hayat değildir sen Onu yaşadıkça, bırak hayat hayat olsun, sen hayata odaklanma…
Gönlüm ister seni sultan etmek,
Kalbime destan etmek,
Ruhuma nakşetmek
Mahkum kaldım ellere tek
yapayalnız ehlî âlem düşüncesi pek,
Kör olan gözler değilmiş meğer
Ne göz kör
Ne de kulak sağır
Gönül kapısı kapalıymış meğer
Ve hiç kimse anlamadı
Senden başka „beyaz kanlı“
Ve hiç kimse sevemedi
Senin kadar „beyaz kanlı“
Bir lisan bir insan,
Adâb ile bezemezsen, virân olur irfân,
Edebinle süslersen, ehl-i âlem hayran,
Bir lisan bir insan,
Söz ki, zehir de olur, şifâ da,
Kalem mi şiire hâkim,
Şiir mi kaleme hâkim?
Hakim mi insanlara hâkim,
İnsanlar mı Hakime hâkim?
İki secde arası kaldı bu âlem-i insan,
Ne gönlümüzü nûr’ul-islam’a iltica edebildik,
Ne de nefsimizin harâbât’ın külzüm’ü-derdinde boğulduğunu idrak edebildik;
İki secde arası kaldı bu âlem-i nâs,
Bazen kurutmak da istemezsin göz yaşını
Kalsın, her gördüğünde alsın başını…
Bazen görmek de istemezsin göz yaşını
Saklansın, hatırlatmasın hiç bir anını…
Malımızı etmişiz kendimize şehzade,
Olmuşuz bu yolda üftâd ve üftâde,
Anlasaydık keşke üstâd nerede,
Bırakmazdı belki bizi bunca kederde…
Şiirlerinizin devamı gelecek mi?