Dedem babadan yetim, biraz asabi idi,
Ama iyi adamdı, idrak sahibi idi.
Elli yaşından sonra şehre göçmüş, yerleşmiş,
Sığınması zor olmuş, biraz sıkıntı çekmiş...
Kavak soymak ve sandık çakmak işleri idi,
Bizim adam olmamız dileyişleri idi.
Biz çektik, siz çekmeyin, sizler rezil olmayın,
Görüyorsun ya oğlum, siz amele kalmayın!..
Derdi, yardım ederken, sandık veya kavakta,
Okul çıkışı sık sık yanına uğramakta,
Kusur etmez, birlikte mahalleye dönerdik,
Gitmemişse arkadaşına da el ederdik.
Arkadaşı ayakkabı tamircisiydi,
Tulumcu derdi ona, onun lakap ismiydi.
Öyle muhabbetliydiler hala da hatırlarım,
Keşke derim benim de öyle olsa dostlarım...
Birgün akşam bizdeysek ertesi gün de onda,
Hatta torunu vardı benim gibi yanında.
Eşya yerlerde minder, ikramımız tek çaydı,
Abur cuburumuz yok keşke hiç çıkmasaydı..
Gelirleri kıt ama gider ona göreydi,
Bilmem ne derdi bugünkü israfı göreydi?
Mide ağrısı vardı, sık şikayet ettiği,
Tek ilacı da soda, avuç ile yuttuğu...
Gündüz iş, akşam sohbet, günler böyle geçerken,
İş buldum, bulmadıydım, yetti, yetmedi derken,
Bir gün geldi ağırca hastalandı aniden,
Gözünü açmaz oldu yanna varıp dürtmeden...
Alt üst oturdukları enişte koştu gitti,
O imkansızlıklarla doktor buldu getirtti.
Bir bayramdı, doktorlar tatildemiymiş, neymiş?
Evinden almış gelmiş, tek bu beklemekteymiş.
Muayene etti ve dedi ki kanama var,
Kanaması beyninde, bilmiyorum ne kadar...
Bir iğne yapacağım, iyi olursa olur,
Yoksa süründürmeyin, sanmayın şifa bulur!..
Konya'da, şurda, burda aramayın boşuna,
Yapacak başka şey yok, dua edin siz buna.
Dedi ve gitti doktor, dedem köşede yattı,
Ve de uyanmaz oldu giderek ağırlaştı.
Ve neyse ertesi gün kuşluğa doğru öldü,
Yıkandı, kefenlendi, o gün öğlen gömüldü.
Aradan yıllar geçti, aynı hastanedeyim,
O gelen doktor ile aynı mesayideyim,
Kadın doğum doktoru Celalettin Özer'miş,
Bıranşı olmasa da zorlanırsa gidermiş.
Dedim, iyi ki abi, sen gelmişsin hastaya,
Biz perişan olurduk gelmeseydin hastaya...
Uzmanı olan gelse, götürürdü belki de,
Hastayı hastaneye yatırırdı belki de,
Bitkisel hayat veya ona yakın bir halde,
Teslim ederdi belki, dökerdik ne var elde...
Altına bez bağlanan bir hastamız olurdu,
Agonide bir hayat ölse memnun olurdu...
Deyince gülümsedi, şimdi öyle değilmi?
Ceset kokuyor bazen servise bir girdim mi!..
Her delikten bir hortum sallanarak yatıyor,
Ne gün ölürüm diye hep tavana bakıyor...
Yoğun bakımlar çıktı böyle hasta çoğaldı,
Böyle hasta mı olur? Hasta ölse ne vardı?
Kendisine ayrı dert, yakınlarına ayrı,
Tembihim var, aman ha, bana yapmayın gayrı!..
İpi gevşek asılan idam mahkumu gibi,
Bu bir işkence nasıl görmez akıl sahibi!?
Meğer o da dertliymiş, muhabbet sürdü gitti,
Doktorluk falan değil dedi doktorluk bitti...
İlaççılar kazansın, varsın hastalar çeksin,
Hır, hır etsin, çıkmasın canı işkence çeksin!
Dedim ya çok haklısın ne kadar doğruydu bu,
Ama böyle konuşmak tıp dünyasında tabu!..
Nitekim bir abimiz beş senedir yatıyor,
Midesinde hortumla su, gıdası akıyor...
İki gözü kapalı, merhem sürerler her gün,
Yana bile dönemez sırt üstü yatar her gün...
Yanına varıp Nazmi abi dediğindeyse,
Bazen gözden yaş akar, dostu geldiğindeyse...
Yanına biraz yaklaş hemen burna geliyor,
Adam ceset kokuyor bunu bilen biliyor!..
Çünkü sırtının tümü yara ile kaplanmış,
Kemikleri görünür buna nasıl katlanmış?
Yahu tıp bu mu şimdi? Neler çekiyor adam?
Kendisinde ayrı gam, yakınında ayrı gam!..
O da dedem yaşında, bir sabah hastalanmış,
Ama devir değişmiş ambulans hazırlanmış...
Yoğun bakımda üç ay, sonrası alın, buyrun!
Bizden ancak bu kadar, hastanız, bakın buyrun!..
Dedim dedem ne kadar şanslı adammış yahu!
"Hipertıp"ın elinden allah kurtarmış yahu!..
Kayıt Tarihi : 25.7.2017 09:36:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!