Ben yoluna kurban, sen ölüme hayran,
Ben vuslata hasret, sen hasrete kurban.
Ne giden mutlu ne de geriye kalan,
Yakındır bize ölüm, artık yalvarmam.
Para, pul, makam, mevki, mal mülk,
Dünya yalan, yok nimet varlık yük.
Günah dağ misali rahmet ne büyük,
Aç nefis bu bedene yük.
Çok olmakla çok olunmaz,
Aşk kırmızıdır, kırmızı aşk,
Ateş kırmızıdır, kırmızı ateş.
Sevmek yanmaktır, yanmak sevmek,
Sevdiğince yanarsın, yandığınca seversin.
Sabahtan akşama biterse aşk, hevestir.
Hava soğudu yine içim yanıyor,
Dağlar kar, yüreğim yanıyor.
Ne zor iş şu gariplik,
Nereye baksam alev alıyor.
Sokaklar kimsesizlerle dolu,
Yaş otuz dokuz,
Daha dün,
Dokuz yaşında mı bu diyordu babam,
Saymayı çok da beceremeyen anama.
Daha dün,
Oyun oynardım sokaklarda,
Gün geceye döndüğünde,
Bahar kışa çevrildiğinde,
Ferhat Şirin'e, Kerem Aslı'sına kavuştuğunda,
Tende nefes son bulduğunda bekle beni.
Zamanda saatler durduğunda,
Hiç aklımdan çıkmıyor gözlerin,
Dinmek bilmiyor şu özlemim.
Ne desem boş beyhude sözlerim,
Gelmeyeceksin belli ki.
Hasretinle yansa ne olur kalbim?
Çaylar cızırdarken sobalarda,
Ben üşüyorum.
Gözden ırak olmak değil mesele,
Hatıralardan düşüyorum.
Bir bir giderken sevdiklerim toprağa,
Takvimden bir gün daha düşüyorum.
Beden ne ki,
Benim içim üşüyor.
Titriyor kalbim pırpır,
Hayallerim geçip gidiyor.
Umutsuzluğa yok nefsimde,
Hep en iyisini, en güzelini,
Ölüler dirilere çok söz söylediler,
Anlamadı lâkin kalbi ölüler.
Nice kabirlerden figanlar toprak ağladı,
Süslü, boyalı hanelerde hiç duyulmadı.
İbretti gördükleri yaşadığı insana,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!