Bugün adım İsmail,
Caniler, özgür
Suçlular, muaf
Diyetler, ödenmiş
Ve günahlar silinmiş
Mat duvarlar arasında yüzüne kızgın bir kadın,
Bir yanım kör edilmiş, bir yanını görememiş bir yarım..
Dudağının köşesinde tohumlanan bir tadın,
Tılsımına ereceğim hiç gelmemiş bir yarın..
Gel bir kere ışıltından üfle ruhuma..
Sen, içime doğurdum ışıklı bebek
Gömdüğüm anılarım
Görmediğim atalarım
Kökü gökyüzünü gören çiçek
İçine doğduğum kuyu
Ve içimden çıkardığım karanlık döşek
Hırlayan bir yaranın öyküsü bu aslında
Bir kavuşma hayali ve ayrılma tekrarı
Bir hevesin vesvesesi ve bir sırrın ifşası
Çok eski bir çığlık bu, aşk maskesi altında
Aslında sen sevgilim, sen değilsin aslında
Sen demir bir iplikten
Örülü bir danteldin
İlmekleri onlarca ağ içinde
Başka halkalarla birleşen
Tek başına tam bir şekil
Diğerleriyle tam bir desen
mtihanı ıpıssız bir yokluk olanın
Anıları diri diri buz dağına gömülür
Karşı dağa ulaşmadan daha sözleri
Ah havada tane tane buza dönüşür
Bilekleri kese kese giden bir sessizlikte
Bazı kadınlar için aşk, aşkla ilgili değildir..
İyileşmek gelir akıllarına.
Büyümek, güzelleşmek, dönüşmek,
Güzel ve görkemli bir aynada
Kendi yüzünü seyretmek..
Ayna güzel, ben güzel,
Bir kadın düşle güneşten
Büyüsüne kapılmıştı sesinin
Pembe mavi karışımı ellerin
Gün batımını anımsatırdı senin
Heryerine bulaşırdı renklerin
Kısılan gözlerinin öğle vakti
Kelebek kanadı bir iple diker kumaşı
Bir kuş elbisesi biçer, uçmak vardır hülyasında
Kıpırtısız durmalıdır, naif ip var mayasında
Düşlerine bilenirken gerçeğine paslanmıştır makası
Bir imkansız düş terzisi, üstü başı yamalı
Yaşam vedalarla dolu..
Gün batar, güneş gider,
bahar gider, yaş gider,
Ömrünüzün günü devrildikçe
gölgeler birikir yüzünüzün ikliminde..
Kirpiğinizin gölgesi uzar,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!