Bir gül-ü nalan olana bülbül-ü şeyda gider.
Ensar-ı Kuran olana Resül-ü Mevla gider.
Son Çarşambası olan çıkmaz aylar yok,
Kaf Dağını aşacak doru taylar yok,
Nerde tünerse şimdi Zümrüd ü Anka,
Gönlüm gibi çökmüş,sırça saraylar yok.
Sakiya getir devrilsin, şarab-ı aşk şişesini,
İçelim sermest olalım,harab-ı aşk neşesini,
Azametinden yerlere göklere sığmazmış amma,
Biz O yare mesken ettik, gönlümüz başköşesini..
Sanki beni süzüyor,yaprak aralarından.
Her an üstümde gözü,üzüm karalarından.
Bakışmaya takatim yetmez göz kırpsa şayet,
Hayda der patlatırım,sarhoş naralarından.
Amam ki aman,
Yed-i kudretin tutmuştur ben-i Adem perçemini,
Muradın olmadan hiç mümkünmüdür bir iş işlemek,
Vuslatından gayrısı kandırmaz aşkın sersemini,
Farklı bir fikir varsa zandır elzemdir kişkişlemek.
Vicdana uy,akıntıya karşı boşa çekme kürek,
Kötülüğü iyilikle savıp,savuşturmak gerek,
İtle dalaşmak yerine,çalıyı dolaşmak yeğdir,
Yiğitsen öfkeyle savaş,varsa mangal gibi yürek.
Her kişiyi Hızır bil,her geceyi Leyle-i Kadir,
Malına mülküne,nazar eylemiş,
Kendi alıp satar,pazar eylemiş,
Hesabı kitabı,yazar eylemiş,
Akıl sır ermiyor,ne işler işler.
Tavşanı ürkütür,tazıya tut der,
Ha derd-i gam olmuş gelen, ha zevk ü sefa,
Can baş üstüne diyene, müjde hak olur.
Bilmem başka ne şekilde,sınanır vefa,
Sırr-ı takdirdir, kim neye müstehak olur.
Dört kitaptan çıkan mana,Mevla bize yakın imiş.
Gözün dikmiş gör gözünü,gören gözler gözler imiş,
Ayet sorsan ey be cana,dört bir yana bakın imiş.
Bülbül gibi,gül yüzüne,yanan özler özler imiş.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!