Tutuldu dil suskuda, gözler şifreli bakar.
Dilimin adı; gönül, yeter ki sen bil dersin.
Çakmak çakmak gözlerin şimşek olur da çakar,
Altın kafes olayım hep yanımda kal dersin.
Yürek tuval göz fırça, renkse; sâde sarıymış.
/ ve ansızın gök gürler…/
Ellerimde kelepçe, yüreğimdeyse hançer;
Ak buluta derdimin resmini çizemedim.
Bedenimden şu ruhum, bilinmezlere göçer;
Savrulduğum sulardan kıyıya yüzemedim.
Yağmurlar yağıyor yollarıma yar,
Yalnız yudumlarken yalnızlığımı.
Sensizken sessizce sinemi sen sar,
Aslınla, ayrıktan ayır ağımı.
Yalnız yudumlarken yalnızlığımı.
Medceziri andırır dalganın ahenkleri,
İçine sığındığın, mendireksiz bir ada.
Ölçebilir mi nabzı, beşerin mihenkleri?
Güle bülbül dilidir, içinden gelen seda.
Sırlar sırra gebeyse ondan asalet doğar,
/Vaz geç/ dediler
Vazgeçtim
Gün doğmadan gün/eşimden.
Yürüdüm karanlığa
Ne istasyon bulabildim ne tren.
Yürüdüm/yürüdüm
Geceler pusuda ıssız ve sessiz;
Yıldıza bulutu salar yasaklar.
Takatim tükendi kaldım nefessiz,
Göğsümü kurşunsuz deler yasaklar!...
Sızladıkça yanar, yürek cehennem.
Zalim nefsim ne kanıt ararsın
Senin aslın bir damla su değilmi
Aklın ermez kılı kırk yararsın
Gideceğin hak huzuru değilmi
Gök yüzünde yıldızlar neye tutunur
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!