Tutunduğum dalları kesiyorum
Artık zamanı gelmiş
Kara kış geldi bahar geçti
Çok dert gördü bu koca yaşlı ahlat
Kara kışları unutamaz oldu
Ahlat dedi ki:
Eskiden severdim bu hallerimi
Konuşurdum yerli yersiz, seni görünce
Bir çift kelimeyi bir araya getiremezdim
Yine de konuşurdum, uzun uzun duvara bakarak
Utanırdım gözlerine bakmaya, düşlerimde bile
Hoşça kal derken uzaktan bir çift el sallarım
Hey yabancı nasılsın?
Hayat denilen lütufun farkındasın
Farkında olupda, umursamazsın
Ağlamaklısın yabancı
Kolaylıklara çabuk kanmışssın
Yolunu bulamamış,
Hiçbir an aynı değil bu hayatta.
Dün yaşadığımız mutluluklar,
Bu gün yaşadığımız hüzün...
Bir kaç asık surat belkide, kötülüğün habercisi.
Sessizlik ise çok şey anlatıyor.
Boğazda kördüğüm cümleler,
Bir kaç söz ve ardında ıssız bir gece...
Umut dediğin kelimelerden ibaret.
Aynı başı boş bir gülümseme gibi.
Gitmesini isteriz,
Sonsuza kadar kalması dileğiyle.
Küçük çocuklar gibiyiz.
En çok bu saatleri seviyorum,
Kendimi dinlediğim saatler bunlar.
Karmaşadan uzak bir hayatta,
Başkalarının hikayesinden ziyade,
Kendi hikayemi yaşattığım saatler.
Korkudan ve endişeden uzak,
Gece yarısını çoktan geçmiş
Gözüm bir damla uykuya hasret
Aklım ise virane olmuş
Gecem gündüzüme karışmış
Uyursam hemen uyanıcakmışım
Rüya gören insan misali
Büyük hayaller vardı bu yolun başında
Tek vasıtamız ise umutlar
Ulaşmak hiç bu kadar kolay olmayacaktı
Hayaller ise yolcu olmuş bu vasıtaya
Anlayacağınız durağımız çok
Yolcularımız özel...
Her şeyin ortasında bir yabancı.
Bakınır sağa sola anlamsızca.
Bir yol kenarı, üstünde eski pabuçları ile.
Ortasında ise koca bir yürek,
Koca yürekli bir korkak.
Korkusu ne ölüme ne de yaşama dair.
Sağlıksız bir sohbet bekliyor bizi
Beklenmedik soruların ardında
Yalan ve gerçek söylemler
Her bir kelimede sakal ve saç sıvazlamalarıyla
Kendi kaleminden absürtçe çıkması
Seni tanıdığını zanneden bir oda dolusu insan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!