Adaya çırılçıplak çıktı Cuma
Yunusların seyrinde
Eftelya vardı hep aslında
Robinson’un yerinde
Taş sütunlu mabetler aradılar
Hangi şehre girsem
Bir sevda bekler çıkışında
Yağmur birikmiş gözleri anlatır her nehir
Hangi suda yunsam ellerimi
Silinmez tenindeki sihir
Özlemişim dumanını sisini
Dağındaki nergislerin hasını
Çınarları, dibindeki yosunu
Uzak ilden bizim ele merhaba
Manastır yolunda seyran edene
İçimde Kal
Ey nehirlerin dilini bilen sevgili
Bir katre suyum
Balıkların pullarından yansıyan
Konuş benimle
De ki
Güneş doğarken kahveyi severim şekersiz
Diyeyim ki güneş batarken yudumlamayı sütle karıştırıp
De ki ara sıra çay kaşığını tutmayı severim
Yaprak yaprak dökülmüşüm dallardan
Gel geç burdan ey sevdiğim gör beni
İster uzan ister topla yollardan
İster basıp ayağına sür beni
Yolun başı belli sonu da belli
ŞELALE
Yürürken yana yana
Saçlarını dolana
Zülüflerden bir tel ver
Saklıyayım odama
Gece gündüz adın sayıklar oldum
Görmeyeli hayli zaman var seni
Madem sevmek için geldik dünyaya
Gönül arzu eder seni yâr seni
Susadım diyorum çeşme yetmiyor
Ela gözlerinin düştüm arşına
Karanlık gecede gördü ay beni
Yüce Mevla’m çıkarmazsa karşıma
İncecik köprüden geçtim say beni
Dağlarında keklik öter uçuşur
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!