Ateizim; Yaratan’ı da adil olmadıkları için,
Bütün dinleri de reddeder.
“Bu nasıl Yaradan, bu nasıl din der?
Deizm ise evrenin mükemmelliğine,
Yani tamlığına, eksiksizliğine bakar,
“Evet der. Bir Yaradan var.
Bilimsel bakar, Deizim, mantığını kullanıp da,
Bunca düzen yürümez der, kendi başına.*
Yürümez der, Yaradansız kendi kendine.
Sonra sorar, bunca adaletsizlik, bunca zulüm de ne?
Şimdi söz etmeli hikmetden.
Aslında imtihandır, zulüm gibi görünen.
Hikmet Hz.Allah’ın,
Bir şeyi yapışının altında yatan özel neden.
Deist der ki:”Ey yaradan bunca zulüm neden?
Hakk’ da der ki:”İşimi yapıyorum ben”
Etme bulma dünyası gereği,
Zulmeden zulüm yaşar.
Hakk o anda işini yapar.
Hikmete çok güzel bir örnektir,
Musa, Hızır kıssası.
O kıssa hikmetin özü yani hülasası.
Ders almalık hikâyedir, her kıssa.
Her okuyana bir pay vardır, yani hisse.
Fatih Lütfü Aydın
Saygılar ve sevgiler.
02.05.2017
*Âl-i İmran 191
Yaşar Nuri Öztürk
Aklı ve gönlü işletenler o kişilerdir ki, ayakta, otururken, yan yatarken hep Allah´ı zikrederler; göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler: "Ey Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Şanın yücedir senin. Ateş azabından koru bizi."
HİKMET
Hükmetmek, hâkim olmak, hikmetli olmak, yönetmek, düzeltmek amacıyla men etmek, dönmek ve sağlam yapmak anlamındaki "h-k-m" kökünden türeyen hikmet kavramı terim olarak; adalet, ilim, amel, nübüvvet, Kur'ân, Allah'a itaat, dinî anlayış, Allah korkusu, akıl, söz ve işte isabet, hakkı bilme ve hayır işlemek demektir. Hikmet kavramı Kur'ân'da; Öğüt (Bakara, 2/231; Âl-i İmrân, 3/48; Nisâ, 4/54; Kamer, 54/5), Anlama (En'âm, 6/89; Meryem, 19/12; Enbiyâ, 21/79; Lokmân, 31/12), Bilgi ve aklî deliller (Lokmân, 31/12), Kur'ân (Nahl, 16/125), Kur'ân'ın yorumu (Bakara, 2/269); Sünnet (Bakara, 2/151, 231; Nisâ, 4/113) Peygamberlik (Bakara, 2/251; Âl-i İmrân, 3/48; Nisâ, 4/54; Sâd,38/20) anlamlarında kullanılmıştır. Hikmetin özü; anlayış, gerçeği bilme, düşünme yeteneği, sezgi gücü, iş ve sözlerde isabetli olma, düşünce planında kalmayıp eyleme dönüşen yararlı ve derin bilgi, ilim ve akıl ile doğruyu bulmadır. Âyet ve hadislerde hikmet sahipleri övülmüştür: "Allah hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse, şüphesiz ona çok hayır verilmiş demektir. Bunu ancak akıl sahipleri anlar" (Bakara, 2/269), "Ancak iki kimseye gıpta edilir: Biri;Allah'ın servet verdiği ve servetini hak yolda harcayabilme imkânı lütfettiği kimse, diğeri ise Allah'ın hikmet verdiği ve bu hikmetle hüküm veren ve onu başkalarına öğreten kimse" (Buhârî, i'tisâm, 13) Peygamberimiz (a.s.), Allah'tan hikmet istemiş (Buhârî, Fedâilü's-sahâbe, 34) ve "Hikmet müminin yitiğidir, onu nerede bulursa alır" buyurmuştur (Tirmizî, İlim, 19). (İ.K.)
http://www.diyanet.gov.tr/dinikavramlar/dinikavramlar-H/H%C4%B0KMET
Not: Alıntıya ulaşabilmek için kopyala yapıştır yöntemini kullanabilirsiniz. F.L.A.
2009-11-07 16:10:16 - Kehf Suresi 65 ila 82. ayet mealleri Hz.Musa ve Hz.Hızır'ın meşhur kıssası
65. Derken, kullarımızdan bir kul buldular ki, ona katımızdan bir rahmet (vahiy ve peygamberlik) vermiş, yine ona tarafımızdan bir ilim öğretmiştik.
66. Musa ona: Sana öğretilenden, bana, doğruyu bulmama yardım edecek bir bilgi öğretmen için sana tâbi olayım mı? dedi.
67. Dedi ki: Doğrusu sen benimle beraberliğe sabredemezsin.
68. (İç yüzünü) kavrayamadığın bir bilgiye nasıl sabredersin?
69. Musa: İnşaallah, dedi, sen beni sabreder bulacaksın. Senin emrine de karşı gelmem.
70. (O kul Eğer bana tâbi olursan, sana o konuda bilgi verinceye kadar hiçbir şey hakkında bana soru sorma! dedi.
71. Bunun üzerine yürüdüler. Nihayet gemiye bindikleri zaman o (Hızır) gemiyi deldi. Musa: Halkını boğmak için mi onu deldin? Gerçekten sen (ziyanı) büyük bir iş yaptın! dedi.
72. (Hızır Ben sana, benimle beraberliğe sabredemezsin, demedim mi? dedi.
73. Musa: Unuttuğum şeyden dolayı beni muaheze etme; işimde bana güçlük çıkarma, dedi.
74. Yine yürüdüler. Nihayet bir erkek çocuğa rastladıklarında (Hızır) hemen onu öldürdü. Musa dedi ki: Tertemiz bir canı, bir can karşılığı olmaksızın (kimseyi öldürmediği halde) katlettin ha! Gerçekten sen fena bir şey yaptın!
75. (Hızır Ben sana, benimle beraber (olacaklara) sabredemezsin, demedim mi? dedi.
76. Musa: Eğer, dedi, bundan sonra sana bir şey sorarsam artık bana arkadaşlık etme. Hakikaten benim tarafımdan (ileri sürebilecek) mazeretin sonuna ulaştın.
77. Yine yürüdüler. Nihayet bir köy halkına varıp onlardan yiyecek istediler. Ancak köy halkı onları misafir etmekten kaçındılar. Derken orada yıkılmak üzere bulunan bir duvarla karşılaştılar. (Hızır) hemen onu doğrulttu. Musa: Dileseydin, elbet buna karşı bir ücret alırdın, dedi.
78. (Hızır) şöyle dedi: "İşte bu, benimle senin aramızın ayrılmasıdır. Şimdi sana, sabredemediğin şeylerin içyüzünü haber vereceğim."
79. "Gemi var ya, o, denizde çalışan yoksul kimselerindi. Onu kusurlu kılmak istedim. (Çünkü) onların arkasında, her (sağlam) gemiyi gasbetmekte olan bir kral vardı."
80. "Erkek çocuğa gelince, onun ana-babası, mümin kimselerdi. Bunun için (çocuğun) onları azgınlık ve nankörlüğe boğmasından korktuk."
81. (Devam etti "Böylece istedik ki, Rableri onun yerine kendilerine, ondan daha temiz ve daha merhametlisini versin."
82. "Duvara gelince, şehirde iki yetim çocuğun idi; altında da onlara ait bir hazine vardı; babaları ise iyi bir kimse idi. Rabbin istedi ki, o iki çocuk güçlü çağlarına erişsinler ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini çıkarsınlar. Ben bunu da kendiliğimden yapmadım. İşte, hakkında sabredemediğin şeylerin iç yüzü budur."
Alıntı… https://forum.shiftdelete.net/threads/kehf-suresi-65-ila-82-ayet-mealleri-hz-musa-ve-hz-hizirin-meshur-kissasi.112077/
Not: Alıntıya ulaşabilmek için kopyala yapıştır yöntemini kullanabilirsiniz. F.L.A.
DİYALEKTİK, KARMA ve YENİDEN DOĞUŞ (REENKARNASYON)
Ateizim; Yaratan’ı da adil olmadıkları için bütün dinleri de reddeden bir görüş.
Deizim ise evrenin mükemmelliğine (tamlığına, eksiksizliğine) bakarak, bir yaratanın varlığını kabul eden ama adil olmadıkları için bütün dinleri reddeden bir görüş.
Bence deistler mantıklarını kullandıkları için ateistlerden bir adım öndeler. Elbette ki ateistlerin de mantığı var ama demek ki kullanmıyorlar.
Not: Mantık; doğru ve tutarlı (bir birini tutan, destekleyen; birbiriyle zıtlık oluşturmayan) düşüncedir.
Şimdi ister deist ister ateist ve isterse Allah’a ve O’nun dinine inanan kişiler olsun herkes, diyalektiğin varlığını kabul eder.
Bu durumda:”Evet Diyalektik (zıtlıkların Çatışması Kuramı) ya da Ying-Yang Dengesi* (Negativite – Pozitivite Dengesi) var yaşıyoruz ama günahsız küçücük çocuklar o kötülükleri, işkenceleri neden görüyor? Allah bu kötülüklere neden izin veriyor? ” şeklinde sorular sorulabilir, normal olarak.
Bu soruya Karma yani yansıma yasasıyla yanıt verilebilir.
Karma: Yansıma yasası, yani kişinin evrene yolladığı eylemin evrende dönüp dolaşıp kendine yansımasıdır. Evrene yollanan eylem olumlu ise kişiye olumlu yansır, olumsuz ise kişiye olumsuz yansır. Bu durum dilimizde:”Bu dünya etme bulma dünyası” atasözü ile anlatılır.
Geniş bilgi için… http://www.delinetciler.org/felsefi-konular/64833-karma-felsefesi-nedir.html
O zaman da:”Peki o küçücük çocuklar, ne zaman evrene olumsuz olan işkence eylemini yolladılar da karşılık olarak yaptıkları kötülüğü yaşadılar yani işkence gördüler? Şeklinde bir soru sorulabilir, normal olarak.
Bu soruya da Reenkarnasyonla (dünyaya yeniden gelişle) yanıt verilebilir. Yani bu küçük çocuklar daha önceki yaşamlarında benzer kötülüğü ettikleri için bu yaşamlarında bu kötülüğü gördüler, denebilir.
Dünyaya yeniden geliş var mıdır?
Yanıt ……
https://www.antoloji.com/reenkarnasyon-14-siiri/? siralama=p
F.L.A.
*YİNG YANG VE KURAMI
Asya Kıtası'nın geniş bir kesimini içine alan coğrafyada binlerce yıldır hüküm süren; doğayı ve evren'i gözlemleyip, bunların temelini oluşturan yasaları açıklayan bir kuramdır. Temelinde, doğa ve evrendeki her şeyin karşıtlık ilişkileri içinde yürüdüğünü tespit eder. Üreme, gelişme ve dönüşüm; karşıtların sürekli çekişip itişen devingenliği ile gerçekleşir. Hiç bir şey durağan, kalıcı ve mutlak olamaz. Yin ve Yang, herhangi bir nesnenin adı olmaktan çok, karşıtlık ilişkilerini açıklayan bir kavramdır. Genelde kadın ve erkek veya iyi ve kötü demektir. Yin ve Yang'ın, Gizemcilik`le (mistisizm) , dini inançlarla hiçbir ilişkisi yoktur. Temeli uzak doğudaki birçok kültürün ortak yaşam birikimine ve I ching (tr. Hareketin kitabı) adı verilen ve bilinen yazılı en eski felsefi yazıya dayanır. Kitap, enerjilerin birbirine dönüşüm ilkelerinden, ayrıntılı biçimde söz eder. Akupunktur (iğneli uyarım) , Feng Shui (rüzgar ve su) , Karete, Yoga, Refleksoloji ve benzer nice uygulama alanı Yin ve Yang`a dayanır. Ayrıca, eski strateji kitabı Savaş Sanatı'nın (Sun Tzu) temelini Yin ve Yang ilkeleri oluşturur.. Her şey hiçlikle başlar ve önce birlik doğar. Birlik ikircilliği doğurur. Bu Yin ve Yang'dır. İkircillik her şeyi doğurur.
Yin ve Yang'ın Başlıca İlkeleri
Yin Yang
Dişil Eril
Su Ateş
Soğuk Sıcak
Durgun Devingen
Büzülme Genleşme
Kronik Akut
Eksiklik Taşkınlık
Ay Güneş
Gece Gündüz
HER ŞEY KUTUPLUDUR VE KARŞITTIR
Her şeyin birbirinden ayrılamaz iki karşıt kutbu vardır. "Yin" kutbu ve "Yang" kutbu. Nerede ki yin ve yang kutuplaşması olur, orada hareket doğar. "Bir" durumundan "İkircillik" durumu doğmuştur. Böylece; doğurma süreci tetiklenir ve sürer gider.
KUTUPLAR CUZİ ORANDA DA OLSA KARŞITINI KENDİ İÇİNDE BULUNDURUR
Gecenin içinde aydınlık ve sıcağın; gündüzün içinde de soğuk ve gölge bölgelerin bulunması; dişi görünümün içinde erkek, erkek görünümün içinde dişi olması; her sorunun, çözümü; sevginin, nefreti; eylemsizliğin, eylemi; savunmanın, saldırıyı barındırması gibi. Tai-chi veya yin-yang işaretinin içindeki küçük karşıt renkli daireler bu özelliği anlatır.
BAĞIMLILIK İLİŞKİSİ
Oluşumlar, karşıtı olmadan açıklanamazlar. Karşıtların biri, diğerinden bağımsız olamaz. Gündüz olmadan, gece; gece olmadan, gündüz açıklanamaz. Gece olmadığı sürece, gündüz de yoktur. Kutuplar birbirinden bağımsız ele alınamazlar. Bu durumda beden ve psikoloji ayrı ayrı incelenemez. Organların kendisi yin, işlevi ise yangdır. Böbrek, organ haliyle yindir. Böbrekten kaynaklanan bir rahatsızlık, korkularımızı harekete geçirir, soğuk ve değişken yapıdadır. Korkuların bedende dışa çıkan mizacı, yang özelliği taşır ve bu tür mizaçlar günümüzde psikoloji altında incelenir. Bütün ve parçanın bir aradalığı gereği, Doğu Tıbbı, bedeni ve mizacı ayrı ayrı ele almanın gereksizliğine varır.
DÖNÜŞEBİLİRLİK
Karşıtlar, birbirine dönüşebilen yapıdadır. Dönüşüm aşamalarla, kendi sürecine bağlı olarak gerçekleşir. Her sürecin bir haddi vardır. Dönüşüm, uyum içinde veya uyumsuz gerçekleşebilir. Uyum, yin ve yang'in göreceli olarak kararlı seviyelerde olmasıdır. Uyumsuzluk ise yin ve yang'in göreceli kararlılık durumundan uzaklaşmasıdır. Denge hiçbir zaman gerçekleşmez. Kararlılık arayışı hep vardır ve devinim süreklidir. Akupunkturda sağlıklı beden, yin ve yang'in uyum hali; hastalık ise uyumsuz olması halidir. Gündüzden (yang) , geceye (yin) : geceden, gündüze geçiş akşam ve sabah ara aşamalarıyla uyumlu geçişe; ani fırtınaların kopması, deprem, ani beliren hastalıklar, patlamalar vb. gibi durumlar, uyumsuzlukla gerçekleşen geçişe örnek verilebilir. Veya soluk ilişkisi; hava içeri çekilir, kullanılır ve atıkların bir kısmı soluk vermeyle geri dışarı atılır ve tekrar soluk alma zorunluluğu doğar. Bizi buna zorlayan, canlının sürekli bir döngü içinde hep kendini yenileyen, geliştiren koca bir sistem olmasıdır.
ÜRETEN-TÜKETEN VEYA DESTEKLEYEN - DENETLEYEN İLİŞKİSİ
Yanan bir muma bakalım. Yanmakta olan ip ve parafin, alevi besler. Alevin ısısı ise bu ikiliyi tüketir. Sonunda fitil veya mum bittiğinde, alev de tükenecektir. Mum, fitil ve alev ışık ve ısı olarak ortamın enerjisine geçiş yapar.
KARŞITLAR KENDİ İÇERLERİNDE ALT KARŞITLAR BARINDIRIRLAR
Her Yin ve her Yang tekrar tekrar, kendi alt Yin ve Yang'larına bölünebilirler. Örneğin sıcaklığı ele alalım. Sıcaklık olgusu, sıcak (yang) ve soğuk (yin) olarak ayrılabilir. Aynı biçimde sıcak; tekrar, çok sıcak (yang) ve az sıcak (yin) olarak bölünür ve böyle devam eder. Son derece basit bir yapı, son derece karmaşık yapının ayrılmaz parçasıdır. Bütün ve onun parçaları, birbirinden bağımsız olarak ayrı ayrı açıklanamaz. Basit yapıyla, karmaşık yapı; Yin ve Yang'ın temel ilkelerine sürekli uyar
Fatih Lütfü Aydın
Kayıt Tarihi : 2.5.2017 22:44:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Fatih Lütfü Aydın](https://www.antoloji.com/i/siir/2017/05/02/hikmet-22.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!