Şimdi sen beni ararsan ölürsün, Aramasan da ölürsün ve bir ölmektir gider.. Ama ben senin hep iyi olmanı isterim..
Buradayım, tam da burada yatağımın üstüne oturmuş öylece seni düşünüyorum..
Beni göremezsin, istesen yaparsın gerçi, istesen herşeyi anlarsın,anlatırsın..
Keşke başka türlü olsaydı , tam da şimdi şu an, şu dakika, beceremezdim ama kek yapardım sana, gülerdin.. Bozuntuya da vermezdin ama, yediğin en berbat kek olurdu.. Gözlerimin ta içine bakar, gülerdin.. En çok gülerken güzeldin..
İyi değilim.. Sessizlik çığlık çığlığa içimde, beynim acıyor.. Neresinden tutayım? Boş mu vereyim? Hiç birşey olmamış , aslında hiç olmamışsın gibi mi davransam??
İnsan hafızasının içine edeyim ; çünkü herşey beynime yapışmış gibi..
Siktirin gidin.. siktirin gidin....
Bakma hayat devam ediyor; oysa ki yaşamıyorum..
Bu hallerimi bilirim ben , gelmelerimi gitmelerimi, gidipte gelemeyişlerimi, pişmanlığımı, kinimi, öfkemi..
Ama aklımda hep iyisin ,seni öldüremiyorum..
Söylediklerin dolanıyor içimde, hepsi bir parçamı koparıp , yuva yapıyorlar kendilerine.. Zira inandım, geldin oradan vurdun beni..
Sahi neden inandırdın??
Ya da yok şımarıklık yapmayacağım, sorun ben de sevgilim benim ki kılıf aramak,
-neden inandım??
Bilirim ; hatta en çok ben bilirim ,ama sen beni bilmiyorsun sevgilim..
Beni alet ettiğin o masal da ;şimdi sen başka prensesleri öpmeye çalışırken, ben yedi cücelerin arasında sana ağlıyorum..
Bir ağlamaktır gidiyor işte..
Derdim seninle kaf dağına cıkmak falan değildi, ben yürüdüğümüz yolu seviyordum..
Zor, dikenli, patika , o yolu..
Arkamdan geldiğini düşünürken, kanayan dizlerimle en çok ta ,arkamda olmayışın koydu..
Bir vardın...Bir yoktun..
işte hayat o zaman ,güzeel bir tokat attı bana..
O anı hiç unutmadım !
Şimdi ayrılığın uzun koridorunda volta atıyoruz.. yanına bir parça vicdan azabı bırakıyorum.. Çünkü sen ardında enkaz bırakmayı hiç sevmezsin..
Kabullenemiyorum..
Hakikat avucunun içinde, ama korkuların yüzünden, haklı olduğumu kabullenmek bile ürkütüyor seni..
Sıcak bir yaz akşamı, biraz güzel kafamızla, yanağından öpmüştüm..
Zira şaşkınlığın gözlerimin hala önünde..
Çok yol katettik, çok sınavdan geçtik..
Sen vardın, sen biliyorsun ,bana yardımcı olursun diye; hiç bir sınava hazırlanmadım ben..
Gittin!
Haklı olduğumu bile bile gittin..
Çünkü dönersen, tercih yapacagını sandın, oysa ki hiçbir zaman iki yol ağzında bırakmadım seni..
Ama gittin..
Bir özür bile dilemeden, birsey söylemeden ,gözlerimin içine bakmadan, ne hoşçakallı ne görüşürüzlü bir kelime etmeden gittin..
İlk kez orada acıdı içim..
Sana ispat etmek istediğim çok sey vardı, yanlış yapmadığım çok şey..
Dinlemedin, inan bana işine gelmezdi, gelmedi de zaten..
Beklentimden değil, yine kendi dünyana döndüğünde, kabuğunun dışında kalsam da içim rahat edecekti, haklı olduğumu ispat etseydim..
Bu gurur bana bayağı yeterdi..
Ama gittin..
Eğer bir gün başka kadına aşık olursan, O’na de ki; ‘“Bana gitme zamanını söyle”, sonra şok oluyor insan..
Kafasına 15. Kattan piyano düşmüş gibi hissediyorsun..Berbat bir durum.. Ama enteresandır, dedim ya hayat devam ediyor..
Seni düşünüyorum, ve bana söylediklerini.. Benim kıyamadığıma, başkası nasıl bu kadar kötülük yapabilir..
Ayağında prangalarla değil seni bağlamak, koşa koşa gittiğin o yollardan sonra, karşıda ki tepeden bana gülümsemeni isterdim..
Cünkü sen en çok; özgürken güzelsin..
Hiç bir madde, insan, korku ve nesneye bağlı olmaksızın gülümserken özelsin..
Bu yüzden hep derdim sana; - aramızda ki tek bağ ,sevgin! ..
ben ona güvendim..
Sen de gittin ,o bağı kestin..
Korkuyla yaşamak bunu gerektirirdi, bu yüzden sana kızamıyorum..
Sadece şaşkınım..
Kendimi aldatılmış gibi hissediyorum..
Ah! Ne yaptın bize?? :))
Bak bunu da kabul etmezsin ama ben kazandım, işimiz tam da zamana ;tam da Allah’a kaldı.. ‘-O iş o zaman yaş ! derdin , kulakların çınlasın..
İşine gelmez! Çünkü sevilmek dünyanın en muhteşem bencilliği.. Kendini âlâ koyamıyorsun ama beni koyuyorsun..
Çocuğumun kokusu gibi, tütüyorsun şu an burnumda.. Bildiğin açlık bu, iyiye güzele şefkate merhamete.. Ve kapalı kapıların arkasında ki hiçbir Yönetici izin vermiyor kavuşmamıza. Ah Aşk!
Aşk biraz da politika değil mi? Stratejik oyunlar, sürrealist kuramlar hatta bazen kaybetmemek için masadan kalkıp gitmeler..
Şimdi sırtımda ki o oyukla, simsiyah bir oyunun içimdeyim..
Saçlarım yaralarımı örtmüyor,
Saçlarım korkularını örtmüyor,
Canım yanıyor..
Oysa senden önce uzun yollardan ,tek basıma gelmiştim ben;
agzımı ,yüreğimi tembihlemiştim.
Açılmayacaktı!
İnandım, sen inandırdın; arkamda duran dağ olduğuna, yanımda yaren, yoluma arkadas olacağına..
‘- Bu eller dedin ayrılmaz, çünkü çocuğumu sever gibi seviyorum seni..’
Sahi niye yalan söyledin?
Ben zaten o Temmuz akşamı inanmaya hazır gelmiştim..
Boşa yordun kendini :)
Ve ben ..
Yorgunum; öyle bir yoruyor ki kendini bilene bunca mesafe, şapkayı önüne koyuyor insan..
İki kelimeydi oysa ki, söylemedin, sustun..
Bilmiyorsun, güneşli bir İstanbul gününde, denize bakan bir bankta, başını omuzuma yaslasan , martılara simitleri bütün bütün atardım..
Ellerimi alsan avuçlarına, yüzüne bakar; ‘başka çıkarım yoktu işte’ derdim..
Neler saçmaladığım konusunda bir fikrim yok, ama bunları okuduğunda beni sevmekten vazgeçme olur mu ?
Hala bu hayat için hayaller kuruyorsam; tek sebebi sensin..
Bir gün gerçekten inanırsam beni sevmediğine, toplar tası tarağı , atarım bir kamyona, ‘- Çek babam istediğin bir haneye tecavüze! derim..
Ah Sevgilim bilmelisin ki , sen de yaş’lanıyorsun; sadece ben ıslanmıyorum..
Düşün, beni , bizi, yaptığım ,yapamadığım onca şeyi, adın adımla olsun diye göze aldıklarımı ve alma ahımı..
Sonra konuş benimle, anladığım dilden..
Öyle bir konus ki benimle ; bir kez olsun bu!
Az çıkarsa sesim affet..
Babil’in asma bahçelerinde ki mevsimleri değiştirdin sen, kendimi Slovakyalı Salyangoz gibi hissediyorum şimdilerde..
Belki farkında değilsin ama , ben sana iman etmek için, içimde ki Tanrı’yı bile öldürdüm..
Sonrası mı ; sonrası iyilik güzellik..
Kayıt Tarihi : 21.4.2021 15:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!