Bu vaaz ve öğütlere göre: kişi El adını anarak dilendiğinde, El için açılan avuçları boş çevirmemeyi iyi ahlak sayıyordu. El, sadaka verene hayırsever deyip övgüler düzüyordu. El, veren eli, alan elden üstün görüyordu. El, elinin altında bulunduranla (efendiyle), elinin altında olan (köle) bir olur mu?” Diyordu.
Bunlar El öncesi süreçler içinde olmayan, bilinmeyen anlayışlardı. El ile icat edilmiş söylemlerdi Bu tür sözlerle El öğüt alan kişileri köleci anlayışa yatkınlaştırışı benimsetiyordu. El bu gibi sözleri söylemekle en güzel ahlak, anlatmış oluyordu. Elbette sömüren dokuyu sürdürmek için bu telkinler çok gerekliydi. Sömürülenlerin yarın yine çalışması ve sömürülmeleri için ölmeyecek kadar beslenmeleri zorunluydu.
İşte El ‘in; hem sömürü için, hem sömürüyü gerekli kılacak köle emeği için, hem de çalışanların yerini doldurmaya hazır olacak kölelerin gerekli ve zorunlu olan beslenmesini; hayırseverlikle, merhametle, acımayla, cömertlikle vs. açıklayan akidece aitliği belirten hikâyeleri, tam bir sömürü bezirgânlığıydı.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta