Köleci sistemde cevap, itiraza göre değildi. Mülkü olan El ’in, mülkün içinde yaptığı keyfi takdirlerde bulunmasına göreydi. İtirazlara cevaplar; “nankörler, verdiğim nimetlere hala mı şükretmez siniz?” diye başlar “size verdiğim nimetleri anın” diye biterdi.
Gelişemeyen ölür ya da güdük kalır. Sorgulama ve itiraz gelişmenin anahtarıdır. Bütün-parça (itiraz) ilişkisi gelişme ilişkisi içinde kaçınılmazdır. Köleci sistem üreten gücün itirazı olma yerine, inanıcı bir iman ile susmuştur. Köleci sistemin hikâyeleri inanma, biat etme, teslimiyet ortaya koyma üzerine bina olmuştur.
Köleci sistemde gelişmenin özü birini mülk sahibi yapma birini mülk sahibi kılma tezi üzerine kaymıştı. Mülk sahipli gelişme kendisini sürdürebilmek için itirazlı olma yerine; güdülmeyi, sürü olmayı, tap ve istemeyi ortaya koymuştu. Nasibiniz varsa eğer ancak böyle gelişebilecektiniz.
Artık bizim yerimize onlar düşünüp, mülk sahibi egemenler sorgulayıp, karar veriyorlardı! Diyorlardı ki “kimin dinli; kimin dinsiz olduğuna da biz karar vereceğiz. Memlekete kominizim gelecekse ona da biz” karar veririz. Yani siz sorgulayıp düşünmeyin demeleriyle, bizi sürü psikolojisi içinde tutuyorlardı.
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla