Karadeniz'in hırçın mavisinde büyüyen
Gençliğim bakarken pencerenin ardından
Sılasına hasret , gezinirim
Gençliğimin geçtiği şehrin sokaklarında
Hanımeli kokardı eskiden bu sokaklar
Titrek soluk lambalarının ışığında
Tutkuydu yürekte sevdayı yaşamak
Radyoda çalan bir aşk şarkısının sesinde
Buğulu camlara yazılırdı sevdanın ismi
Gökyüzünden yıldızlar toplanırdı sevgiliye
Saçlarım savrulurdu hanımeli kokusunda
Hanımeli kokardı eskiden bu şehir
Suskun bir matem mi var ne?
Sesimi arıyorum sesim duyulmuyor
Kalabalık bir ıssızlık var sokaklarda
İsimsiz, kimliksiz kalakalıyorum
Ruhum çırılçıplak dolaşırken
Yabancı edayla bakıyor
Tanımıyorlar beni
Daracık sokaklar'daki
Arnavut taşı kaldırımlarda
Meçhul,sahipsiz, başıboş gölgelerin
Gölgesinde nefeslenirken
Geçmişin kayıp hatıralarında saklı sır
Yaşanmamış tüm eski anıları yaşatmak istercesine
Eski bir evin, yıkık avlusunda yaralıyor kalbimi
Bir şehir kayıyor ayaklarımın altından
Bir ağıt yükselirken gün yorgunu yüreğimden
Gözlerime yüzün, şehrime hüzün düşüyor
Tarifsiz acımı sessizce bölüşen
Bu yetim ruhlu şehir de,benimle ağlıyor,
Hüzün yağmurları öpüyor çatlak dudaklarımı
Solmaya başlayan ayışığı gibi soluk tenimde
Ellerim soğuyor ellerim üşüyor
Mazimin gölgesinde bu şehir sen kokuyor......
ıı
Ah sen
Ay suskunu gecelerimde
Penceremin buğusuna adını yazarken
Ellerim sen kokardı
Sevdalar büyütürdüm yüreğimde
Akşamlara ay giyinir
Tutup rüzgarların elini
Efil efil eserdim sana
Kemanına ses olmayı bildiğim
Rüzgârlar sesimi duyurmamış
Gönlüne ses verememiştim
Kaçıncıydı bilmem, durakların birinde
Gül yangını vedada yanarken avuçlarım
Çöl üşümüştü yüreğimde
Yanık bir ezgi gibi
Kulaklarımda hep o yankı kalmıştı
Boş duvarlarına çarpıp dönen
Âvâze sesimin yankısı
Oysa ki
Karşı karşıya dursakta
Aynı iklimin çocuklarıydık biz
Ben çöl ikliminde Leylâ' da olabilirdim
Yusuf'un kuyusunda ki ışığı arayan Züleyhâ' da
Sevdaya geçit vermeyen veda sözleri
Gözlerime kör bir kuyu bırakırken
Bir yüzük taşıydı yüreğim kaskatı
Sonrasımı?
Derin bir sukuttu sonrası.
İşte bu yüzden
Hüzünlerim le sarıp sarmalamış
Bastırıp başını göğsüme
Uyutmuştum içimde nicedir ağlayan çocuğu
Ayrılıkları öperken solgun dudaklarım
Payıma düşen düş kırıklıklarını alıp
Ölesiye sevdiğimi bilinmesin diye
Kapamıştım sevdanın eğreti kapılarını
Yıllar sonra buradayım işte
Mazimin gölgesinde kapında
Firakına düştüğüm yerde
Küllenmiş de sönmemiş
Gül yangını sevdam
Adın yazılı kalmış yüreğimin duvarında
Ah! Yüreğim ki gerçeğe ürkek bir serçe
Artık gitmeliyim
Kırık dökük anılarım sende kalsın
Biliyorum
Ne eksik ne fazlayım bu şehirde
Ellerim üşüyor
Mazimin gölgesinde
Bu şehir sen kokuyor.....
Kayıt Tarihi : 11.2.2009 03:41:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Biraz gerçek,biraz hayâlle yazdım bu şiiri doğduğum şehir gençliğimin şehri Trabzon'a

Saçlarım savrulurdu hanımeli kokusunda
Hanımeli kokardı eskiden bu şehir
Güzel bir şiir...
Mazimin gölgesinde kapında
Ayrılıklarla yaşanmamışlıklarla
Firakına düştüğüm yerde
Küllemiş de söndürememiş geçen zaman
Gül yangını sevdamı
Adın yazılı kalmış yüreğimin duvarında
Ah! Yüreğim ki gerçeğe ürkek bir serçe
Artık gitmeliyim
Kırık dökük anılarım sende kalsın
Biliyorum
Ne eksik ne fazlayım bu şehirde
Ellerim üşüyor
Bu şehir sen kokuyor................
Beğenerek, zevke okudum şiirinizi. Yüreğinize, kaleminize sağlık. Kutuyorum. 10 tam puan+Ant. Sevgiler, saygılar...
SUSU********************YORUM....SAYGILARIMLA.
TÜM YORUMLAR (123)