Zamanın birinde diye başladı bu hikâye ve gel zaman git zamanlarla olgunlaştı yüreğimde. Hiç aklımda değildin, yüreğimin gözüne ilişiyordun biraz biraz. Karanlık bir gece odamda yalnızlıkla konuşurken yüreğime bir vahiy gibi indin. Seni düşünmenin mutluluğu sardı dört bir yanımı. Aklımın dörtte biri “sen” basıyordu artık, geriye kalanı ise imkânsızlığını… Artık senli geçen günlerim güneşli, sensiz geçen günler soğuk ve karanlıktı. Siyah gözlerinden beyaz umutlar doğuyordu gönlüme, seni her görüşümde bir yaş daha gençleşiyordum ve her sensizlikte yaşlanıyordu gözlerim ve sonunda farkına vardım; “imkânsız” yoktur derler ya! Gerçekten yalan, beni sevebilmenin imkânsızlığını bana nasıl tarif edecekler…
Dinle sevdiğim, bu ayrılık saatidir.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Devamını Oku
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.