Mehmet Çoban - Hikaye = Dürüstlük Şiiri ...

Mehmet Çoban
1967

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

Mahkeme salonu hâkimin arkasındaki pencereden hafif süzülen ışıkla aydınlanıyordu. Süzülen ışık salona yetmiyordu. Işığın değmediği yerler yeteri kadar aydınlık değildi. Genel görünüş loşluktu. Salondaki loşluğa havasızlık da eklenmişti. Sanık sandalyesine oturmuş olanları düşünüyordum. Cezaevine gelişim, cezaevinde yaşadıklarım hızlıca gözümün önünden akıp gidiyordu. Cezaevine girişimden bu yana mahkemeye ilk defa karılmıştım. Aradan aylar geçmişti. Unuttum. Belki sekiz, belki on ay. Neredeyse bir yıl olacaktı. Bahar gelmişti. Bir yaz günü ayrıldığım köyümü çok özlemiştim. Sesleri kulaklarımda çınlayan talebelerim burnumda tütüyordu. Keratalar ne çok yaramazlardı. Onları disiplin altına almak çok zordu. Olsun, ben hayırlı bir iş yapıyordum. Çocuklara Kur’an öğreterek sevap işliyordum.

Salona uzun boylu, kilolu, kumral, suratı sinekkaydı taraşlı biri giriyordu. Tepemdeki adam beni ayağa kaldırdı. Daha önceden sol taraftaki kürsüde oturan, cübbeli biri vardı. Onu hâkim zannediyordum. Meğer o hâkim değilmiş. Beni ayağa kaldıran adam “hâkim geliyor” demişti. Demek ki, şimdi içeriye giren hâkimdi. Kürsüye oturdu, bana bakmaya başladı. Oturuşu, bakışı, etkiliydi. Kendine güvenen, salonun hâkimi olduğunu belli eden tavrı vardı. Önündeki dosyayı, açarak göz gezdirdi. Elindeki kalemiyle dosyadaki bazı yerlere işaret koydu. Dikkatle izliyordum. Hiç mahkeme görmediğim için merak ediyordum. Bir taraftan hâkimin beni tahliye etmemesi için dua ediyordum. Dosyadaki incelemesini bitiren hâkim yüksek, tok, emredici bir sesle,

- Adın
- Yusuf Taş
- Baba adın

Tamamını Oku