..........Çok güzeldi. Dünyalar güzeliydi. Ayaklarına kapananların, yalvaranların, uğruna şair olanların sayısını hatırlamıyordu. 18 yaşındaydı. Geceler kadar siyah gözleri vardı. Bakmaya doyulmayan, baktıkça gökkuşağı gibi yedi renk gülen, iri, büyük gözleri. Bir dudakları vardı. Kalemle çizilmiş sanıyordu insanlar. Hani hokka gibi derler ya! İşte öylesine güzel bir burnu vardı. Uzun boylu, ince belliydi. Bir ressamın fırçasından çıkmıştı sanki.
..........Rüyalarını süsleyen beyaz atlı prensiyle evlenmişti işte. Allah'ım! Düğünü 1001 gece masallarındaki gibiydi. Ne kadar mutluydu. İnanamıyordu. Üstündeki beyaz gelinlik ne kadar da yakışmıştı! Düğünde öyle söylemişti herkes. Birden “nazar değmez inşallah” dediklerini hatırladı. İki kere tahtaya vurdu. Nazara inanmıştı her zaman. “Allah’ım” dedi. “Allah’ım, n'olur bu mutluluğu çok görme bana.” Ellerini açıp bildiği bütün duaları okudu. Bu kadar mutlu olmaktan korkuyordu.
..........İçine mi doğmuştu, kaderini mi yaşıyordu? Kim derdi ki bu masal acı bir sonun başlangıcı olacak, korktuğu başına gelecekti. Adam balayında güzeller güzeli, dünya tatlısı kızı, gelinliğiyle bırakıp çekip gitmişti. Küçücük bir veda sözcüğü bile etmeden. İnanılacak gibi değildi ama, olmuştu işte. Sevdiği adam gitmişti. Sevdiği adam yoktu. Bir an durup düşündü. O, gerçekten sevdiği adam mıydı? O, kendine en güzel aşk şiirlerini yazan, gitarıyla aşk şarkıları söyleyip hayaller ülkesine götüren aynı adam mıydı? Olamazdı. Bu kadar vefasız olamazdı o. Oysa bütün yüreğiyle, bütün saflığıyla ölürcesine sevmemiş miydi? “Allah’ım” diye geçirdi içinden. “Neden Allah’ım? ” Bütün suçu, herşeyiyle sevmek, herşeyiyle inanmak mıydı? Ümitsizdi, perîşandı, yıkılmıştı. Oda dönüyor, başı dönüyor, dünya dönüyordu.
..........Gelin yatağına attı kendini. Hıçkırıklara boğuldu. Başını gömdüğü kuştüyü yastığa yağmur yağıyordu. Saçları bembeyaz, gelinliği simsiyah mı olmuştu ne? Bilmiyordu. Halâ onu seviyor muydu, yoksa nefret mi ediyordu? Ağlıyor muydu, yoksa gülüyor muydu? Unutulmuş muydu, unutmuş muydu? Ölmüş müydü, yoksa yaşıyor muydu? Allah kahretsin. Bilmiyordu. Bilmiyordu. Bilmiyordu. Belki bilmek te istemiyordu gerçekten, kimbilir?
Yakında adem dirler bir şehre azîmet var
Uçdı bu fezâlardan mürg-ı dil-i nâlânım
Ârâm idemez oldum efkâr-ı seyâhat var
Çok güzel kaleme alınmış bir hikaye.
Şairin yazarken ağlaması normal.
Hüzün ve acı iç içe..
geçmişten bir hüzünlü aşk hikayesi okudum ve dinlerim. Yürekler hissetti 'o kızın gerçek hikayesini'
Kutlarım sizi ve usta kaleminizi Sayın Alimoğlu...
Saygılarımla...
TEŞEKKÜRLER İÇİMDE AĞLIYORDU OKURKEN
Çok hüzünlü bir hikaye ve şiir, bu başarılı, çok emek verilmiş çalışma için tebrik ediyorum.
Dramatik geçişlerin sürekliliği öykünün okuyucunun ilgisini artırmış..Olaylar katındaki değişimlerin sunuluşundaki titiz işçilik seziliyor..
Beğeniyle okudum öyküyü.
Güçlü bir anlatım..Arı ve akıcı bir dil..Harika biçem.
Kutlarım.
Erdemle.
Hüzün dolu bir hikaye ve hüzün dolu bir şiir.
Şarkısı iç açıyor.
Başarınızı kutlar saygılar sunarım.
çok güzeldi.ŞİİRİ VE BESTENLENMİŞ HALİ TEBRİKLER SİZE YÜREĞİNİZE SAĞLIK OLSUN
MUHTEŞEM BİR ÇALIŞMA KUTLARIM SAYIN ALİMOĞLU SELAM VE SAYGILARIMLA
Epeydir yoktunuz,yeni gün ve yeni yılda tüm dilekleriniz gercek olsun.Kocaman saygılarımla merhaba efendim.hikaye ve şiir çoook güzel kaleme dökülmüş,elinize,dilinize,yüreğinize sağlık,yara almış besbelli o yavru , ama iyiki o adam bırakıpta gitmiş,ya kalıpta daha kötülerini yaşatsaydı,onu mahvı perişan etseydi , o daha kötü biliyormusunuz işte o varya insan olduğunuzu unutturuyor , çaresizlik içinde kıvrandırıp,ölümü düşündürüyor size ve daha neler,neleri*****pardon biyerlere gittim .Affınıza sığınıyorum,tam puanımı kabul buyrun ve sevgi ile kalın.
Yüreğinize sağlık. Tebrik ediyorum.
Hikaye, müzik, şiir, gecemi hüzne boğdu.. Gerçekçi, çapıcı harika çalışmanızı kutluyorum. Tabi besteyi yapanı ve okuyanı da unutmamak gerek. Hayranlığımla a+10
Bu şiir ile ilgili 78 tane yorum bulunmakta