Bir zamanlar, bir şehirde, gözlerinde dünyayı taşıyan bir adam vardı. Her sabah, güne seninle başlamanın hayalini kurarak uyanır, her gece, seni düşündüğü anlarda uykuya dalardı. Ama bir gerçek vardı: Seninle hiçbir zaman aynı dilde konuşmadılar.
Sen, başka bir dünyada, başka bir hayatta yaşıyor gibiydin. O, seni her baktığında bir eksiklik hissederdi, bir yitik parça gibi. Ama sen, hiçbir zaman fark etmedin. Çünkü senin dünyanda başka ritimler vardı, başka melodiler. Bazen, ona sadece gülümsedin, bazen de gözlerinin derinliğinde kayboldu. Ama o, seni öyle bir sevdi ki, sevdanın hiçbir zaman karşılık bulamayacağını bildiği halde, vazgeçmedi.
Bir gün, o adam kendi içindeki sevdayı, bir sonsuzluğa dönüştürdü. Seni sevmenin, seni beklemenin, seninle her anı hayal etmenin ne kadar değerli olduğunu fark etti. Sen, her an uzaklaşıyor gibiydin, ama o hala seninleydim diyerek yaşadı. İçindeki boşluk, seninle bir anlam bulmuştu.
"Bir gün sen de anlayacaksın," dedi kendi kendine. "Bir gün belki de gözlerinde beni görebileceksin. Beni sevmediğini sanıyorsun, ama ben seni her şeyden çok seviyorum. Benim dünyamda, her anımda sen varsın."
Ve bir gün, zamanla, belki de sen de fark edeceksin, o sevgiyi, o özlemi, o derin hisleri… O gün geldiğinde, belki de çok geç olacak. Ama bir anı hatırlayacaksın, belki bir bakış, belki bir söz, belki de içindeki kırık kalp. O zaman, sen de anlayacaksın, seninle olmanın değerini.
Ama şimdilik, senin dünyanda başka melodiler çalıyor. O adam, her gece senin adını fısıldayarak uyuyor, bir gün bir araya gelmeyi umut ediyor. Çünkü bir gün, belki de sen de anlayacaksın. Senin için yapılanları.
Ne zaman güneş doğacak bilmiyorum
Mavi denizlere mor dağlara karşı
Bildiğim bir şarki var onu söylüyorum
Bildiğim bir şarki var onu söylüyorum
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta