Senin dudakların pembe
Ellerin beyaz,
Al tut ellerimi bebek
Tut biraz!
Benim doğduğum köylerde
Ceviz ağaçları yoktu,
Ya zamanından çok erken gelirim
Dünyaya geldiğim gibi
Ya zamanından çok geç
Seni bu yaşta sevdiğim gibi
Mutluluğa hep geç kalırım
Devamını Oku
Dünyaya geldiğim gibi
Ya zamanından çok geç
Seni bu yaşta sevdiğim gibi
Mutluluğa hep geç kalırım
Acem tayları koşuyor yeşil gözlerinde,
'kendini evliya sanmadan,
kin tutmayabilirsen,kin tutana' diyen
Rudyard Kipling'in İskoçya'sına rakip gözlerin...
Şimdi deniz durgun ve asil,
Batman,Van, İstanbul, Bursa, Adana,Bodrum...
Yani Türkiye'm
Kokuyor esmer satırların..
...
.............
beni şiire aşık eden ŞİİR burda
gerçekten ŞİİR bu...ehr dizesi yüreğimde eyr bulan duygulandıran..ruhuma ve dimağıma haz veren..
ustaca...
şiir gibi..
seçici kurula saygılar sevgiler...
Xalide Hanım da maşallah tam gaz ilerliyor. Yakında İstanbul Lehçesi'ni bizden iyi konuşacak :)
Şiirinin sonuna dikkat edersek:
Sen Türkiye kadar aydınlık ve güzelsin
Ben Azerbaycan kadar can
Anlatabildim mi
Anladın mı can
Şiirleri okuyup yorumlamaya çalışırken bizlerin de hangi beklenti içinde olmamız gerektiğini daha kolay anlayabiliriz.
Teşekkürler Xalide Hanım.
Özür dileyerek müdahil olayım:
Doğduğum köyler deyimi Türkçe'de yanlış değildir. Bu, (dilbilimcilerin bunlara ne dediğini Binboğa söylesin) ''bizim oralar'' türünden bir söyleyiştir. İçinde gizli bir 've civarı', 'işte oralar' barındırır.
Benim eleştirim buna değildi. Şiir ayağını sanki 'bizim oralar yokluk ve sefaletti' düşüncesinden alıp son dörtlükte 'güzel' vurgulamasının gereği olarak çark edip ''Bizim köyler de güzeldi'' derken biraz detone olmuş gibi geldi.
Bir bütün olarak güzel bir şiir olduğuna ise şüphe yok.
Doğduğum köyler yerine DOĞDUĞUM YÖREDE dese akla da Türkçe'ye de daha uygun olurdu...Türkçeyi bozmak marifetse , öyle olsun...
Türkiye kadar güzelsin , benim doğduğum yöre de güzeldi dedikten sonra bu güzelliğe misal olarak TARLASIZ,CEVİZ AĞACINDAN,GÖLGEDEN bile yoksun köy veya köyleri göstermeyi uygun buluyorsan öyle olsun...Şiire ben kötü demedim ama bu hususları da tenkit ettim...İyi okunsun...
Şair burada çoğul ekini bilerek kullanmıştır...Şiire de yakışır. Doğdum yerine bizler böyle yerlerde doğup büyüdük, sert iklimlerde bozkırlarda büyüdük nazik sözlere ,sevilmeye ihtiyacımız var...Bu tarzda atraksiyonlar yaparak, sevgiliye giz içinde beni sev sen de yaşadığın yerleri anlat biraz diyor şair..Rahmetli, şair Cahit Külebi bu şiiri ile ünlü çok sevilen değerli bir insandır ...Bu şiiri sevmeyen şiirsever yoktur...Benim de çok beğendiğim özü sözü anlaşılan müziği olan anlamlı tam da bir Türk şaire yakışan nitelikte bir şiirdir...Aslında yok der, tevazu gösterirken; yurdu metheder. Nasıl ki Mehmetçik derken yurdun yağız delikanlıların Mehmetleri anımsıyorsak,şair burda biz yerine ben demiştir bütünü temsil ederek...Bu konularda çok fazla bilgiye sahip olamasam da şiirde çok fazla mantık aranmaz sanıyorum...Bu güzelim şiirde kulağı tırmalayan bir dize olmaması yanında harika bir şiirdir diyorum.
Aşağıdaki eleştiriyi üzülerek okudum.
Amacım kimseyinen tartışmak değil; ancak insanlar görüp bildiklerini ve düşündüklerini birileri ile paylaşma ihtiyacı duyuyorlar bu ihtiyaçtan doğan konuşma ihtiyacı ile ilgili olarak bir değerli kişinin görüşü üzerine düşüncelerimi bu köşede dile getirdim.
'Bir insanın yaşı geçkin olabilir, beyni sapasağlam kalabilir...Ama , kimileri de vardır ki erken bunamaya uğrayabilir...Ben bir misal veriyorum bu şâir KAÇ KÖYDE DOĞDU ki çoğul eki kullanıyor diyorum...Türkçe bu mu...? Adam Türkçe'yi iyikullanıyormuş , kaç yıl bu işle uğraşmış...Bu yanlış yapmamasını sağlar mı , yoksa aza mı indirir...?DOĞDUĞUM KÖYLER yerine KALDIĞIM KÖYLER diyebilirdi...V.s...İnsan bilmeden de Türkçe'yi yanlış kullanır , bu demek değildir ki kimse sesini çıkaramaz...Hem , adı HAZAN olan birinin beyninin de HAZAN rüzgârın etkisinde kalabileceği kuvvetle muhtemeldir...Bu yüzden , düşünmeden , araştırmadan zırvalar...'
Beyefendi,
Bu köşede zaman zaman doğru görüşlerinizin yer aldığı eleştirilere rastlıyoruz. Ancak bu şiirle ilgili eleştirileriniz.
Sağlıklı fikirler içermiyor.Örneğin bu sorunuz ve eleştiriniz çok yersiz.Şair kendini belirli bir köyün çocuğu olarak görmüyor.Anadolu çocuğu olarak görüyor.Ve Türk insanının karekter özelliklerini yaşanılan coğrafyaya ve olumsuz olaylara bağlarken insanımızın ümit ve özlemlerini güzel sebep bulma sanatından yararlanarak bir aşk şiiri gibi görünen bir eserle dile getiriyor...
Şiirin içine tam girerseniz bu şiirin yalnız bir aşk şiiri olmadığını bu eserin eleştiriler içerdiğini bir özlem ve ülkü şiiri olduğunu daha iyi görürsünüz.
Saygılarımla…
Bazı ülkelerin her kesimi aynı oranda gelişemez. İtalya’nın kuzeyiyle güneyinin büyük farklılıklar gösterdiği gibi… Türkiye’de de her bölge aynı özelliklere sahip değildir. Doğusuyla batısı, sahiliyle iç kısmı aynı özellikleri taşımaz. İç Anadolu’nun iklimini bilmeyen yoktur. İnsanının tipik karakter yapısını da… Köyle şehir farklılığı da ayrı konu…
Bence şair, DOĞDUĞUM KÖYLER derken yöre köylerini kastetmiş. Sevgili için de YERden değil, YERLERden söz etmiş. Bunu bilerek, üzerine basa basa, tekrarlamış. Şiire samimi bir sohbet havası vermek için onun doğduğu yöre hakkında bilgi ister gibi yapmış.
“Benim doğduğum köyler de güzeldi,
Sen de anlat doğduğun yerleri,
Anlat biraz!” demiş.
Bir şeye daha dikkat çekmiş. Onca olumsuzluğa rağmen yöre köylerini güzel bulduğunu belirtmiş. “AH VATANIM!..” demiş yani. Ne olursa olsun, herkesin doğduğu toprak, en güzel topraktır.
VATAN da TOPRAKtır. VATANLARIMIZ demeyiz. VATANIMIZ deriz ama TOPRAĞIMIZın yanı sıra BİZ BU TOPRAKLARDA DOĞDUK deriz. Buradaki çoğul ekiyle vurguladığımız duygu farklıdır. O nedenle o çoğul eki beni rahatsız etmiyor. Aksine düşüncemi sınırlamıyor. Geniş düşündürüyor.
Şiirde abartı vardır. Doğaldır. Tek tük ağaç ve çok az ekili tarla yoktan sayılmış olabilir.
Buğday tarlalarında başakların dalgalandığı gibi dalgalanan sapsarı saçlar geliyor hatıra, saç tasvir edilmediği halde. Harman savruluyor, saçlar savruluyor. Saçlar karışıyor, saman ayrılıyor. Burada bir hareket var. Savrulma… Kuzey rüzgârı, kuruluğu, serinliği, üşütmesi, ısınma isteği, dudakları kurutup çatlatması; esinti, savrulma, karışma, dağılma mükemmel bir uyum içinde… Okur da savruluyor şiirin rüzgârında. Serinliğini hissediyor. Dudakları kuruyor belki de. Az bir şey mi bu?
O ne güzel hitap şekli, sevgiliye! Tek başına bu bile yeter.
Şiir o kadar güzel ki kayanın üzerinden süzülen yağmur gibi eleştiri kabul etmiyor.
HİKÂYE, bana şiir zevki veren, şiiri sevdiren birkaç ilkten birisidir. Bayrak ve Hikâye beni sarhoş eder.
Şiir böyle olsun, tümüyle ruha sinsin de isterse bin hatası olsun!
Ruhu şad, makamı Firdevs olsun!
Mutluluklar…
Onur BİLGE
Dinle o zaman
Benim doğduğum yer
Küçük, şirin bir şehir
Adı Mingeçevir
Hadi ver elini, götüreyim seni
Yeşil, yemyeşil bir güzelliğe
Okşasın seni kavak ağaçlarının serin yelleri
Çınarların gölgesi
Buğday tarlası yok ama
Kür nehrinde yıkanır
Ihlamurların salkım saçları
Akşamlar sahile iner sevgililer
Hadi gidelim
Hep derdimi paylaştığım Kür*üme seni anlatayım (Kura)
Belki gülmediğin için, gülenleri
Sevmediğin için, güzellikleri fark etmemişsindir
Şimdi ben varım yanında
Hadi beraber gülelim
Benim güzelim arkasını Boz dağa yaslamış
Rüzgar değil, olsa olsa hafif yel eser Mingeçevir'de
Öpücükler kondurur dudaklarına
Sen Türkiye kadar aydınlık ve güzelsin
Ben Azerbaycan kadar can
Anlatabildim mi
Anladın mı can
Bir insanın yaşı geçkin olabilir, beyni sapasağlam kalabilir...Ama , kimileri de vardır ki erken bunamaya uğrayabilir...Ben bir misal veriyorum bu şâir KAÇ KÖYDE DOĞDU ki çoğul eki kullanıyor diyorum...Türkçe bu mu...? Adam Türkçe'yi iyi kullanıyormuş , kaç yıl bu işle uğraşmış...Bu yanlış yapmamasını sağlar mı , yoksa aza mı indirir...?DOĞDUĞUM KÖYLER yerine KALDIĞIM KÖYLER diyebilirdi...V.s...İnsan bilmeden de Türkçe'yi yanlış kullanır , bu demek değildir ki kimse sesini çıkaramaz...Hem , adı HAZAN olan birinin beyninin de HAZAN rüzgârın etkisinde kalabileceği kuvvetle muhtemeldir...Bu yüzden , düşünmeden , araştırmadan zırvalar...
Bu şiir ile ilgili 135 tane yorum bulunmakta