Senin dudakların pembe
Ellerin beyaz,
Al tut ellerimi bebek
Tut biraz!
Benim doğduğum köylerde
Ceviz ağaçları yoktu,
Ya zamanından çok erken gelirim
Dünyaya geldiğim gibi
Ya zamanından çok geç
Seni bu yaşta sevdiğim gibi
Mutluluğa hep geç kalırım
Devamını Oku
Dünyaya geldiğim gibi
Ya zamanından çok geç
Seni bu yaşta sevdiğim gibi
Mutluluğa hep geç kalırım
Sayın Binboğa ve Sayın Özdemir,
Ne yazık kı dilbilimcilerin kafaları benimkinden çok daha karışık. Vâkıâ o kadar basit değil. Bahsettiğim tartışmada arkadaşımıza şaka yollu linkini verdiğim dahil olmak üzere gördüğüm hiçbir doktora programlarında iki lehçeden bahsedilmiyordu. Bunların hemen tamamı birer lehçe olarak ele alınıyordu.
O halde Mehmet Binboğa'nın da dediği gibi, bu konuyu yeniden ele almaları gerek.
Sonuç olarak ben de şu soruları soruyor ve şöyle cevap veriyorum:
''Merhaba, biraz farklı konuşuyorsunuz gibi, nerelisiniz? ''
''Ben Azeriyim.''
''Haa anladım. Sizin konuştuğunuz Azeri Lehçesi demek ki.''
''Öyle mi? Güzel. Ya sizinki? ''
''Yok, bizimki Türk Lehçesi...''
Türkiye Lehçesi
Anadolu Lehçesi...
Oysa
İstanbul konuşması en saf, en ince (ise) bize...
Yurtiçinde İstanbul ağzı ayrımı yeterli olabilirdi. Fakat artık değil. Biz, Anadolu insanının üstünde birleştiği bu konuşma tarzı (tarihin son ve kısa bir dönemi içinde) artık diğerleri arasında yerini bir lehçe olarak almıştır.
Dilbilimciler mademki Azeri, Özbek, Kazak, Türkmen lehçesi diyorlar her birine, bu lehçeye ben İstanbul Lehçesi diyorum.
Veya onlar adını netleştirip bizi bu dertten kurtarsınlar. Herkesin işini biz mi yapacağız? :)
Selçuk Bey,
Azerbaycan Türkçesi ve Türkmen Türkçesi bize yakın…Oğuz Türkçesi olması sebebiyledir…
(Ahıska,Karapapak Türkçesi de farklı değil…)
Türkçe iki ana kola ayrılır…
Batı Türkçesi –Göktürk Türkçesi-Oğuzca
Doğu Türkçesi- Uygur Türkçesi –Çağatayca
Şiiri bir daha okudum, bir daha
Şöyle de düşünebilir miyiz?
Şair gurbette yazmış bu şiiri
Nedir gurbet?
Azerbaycan'ın uzakta olması
Her günün bir yıl olması
Volga nehrinin Kür'e, Oka nehrinin Araz'a benzemesi
Kavak ağaçlarının yaprakları titrerken vatan kokusunun gelmesi
Semanın maviliğinde bir yabancılık
Güneşin şafaklarında bir soğukluk
Göz yaşı, özlem
Diger adı ölüm olan bir hasret
VATAN VE SEVGİ
Vatan sevgisi nedir gurbette bildim
Herkesten uzakta yaşarsın, vatandan uzakta zor
Anaya, babaya, yavruya, sevgiliye benzemez
Bir de uzun zaman boş kalmış bir yüreğin sevgi hasretini düşünün
Şair vatan hasretini sevdiğine anlatmış
Sevdiğini hasretine benzetmiş
Yüreği boşken göremediği güzellikleri gurbet anlatmış şaire
Bir de sen anlat demiş, yeter ki, susma bir şeyler konuş, vatandan uzakta vatan kadar sevdiğim
Şair Türkiyeni anlatmış
Sevdiği türk güzelidirse neden desin ki, şimdi sen anlat?
Hoca Ahmet Yesevî'nin şiirleri ve bizzat konuştuğum Türkmenlerin kolayca anlaşılabilirliğini de hatırlayınca bilimsel çevreler aksi görüşte olsalar bile Türkmenleri de Ahıska, Azeri gibi çok yakan olanlara ekliyorum.
Mehmet Bey,
Bir süre önce yine bu sayfada Emrah Kurul ile bir tartışmamız olmuştu. O aksi istikamette, Azeri, Özbek, Kazak v.d. birer dil olduğunu iddia ederken onu (nihayet) Türkçe'nin lehçeleri olduğuna ikna etmiştim.
Sizin söyledikleriniz benim için çok daha hoş, sevimli. Ben de (Azerbaycan, Doğu Türkistan, Ahıska gibilerini ayırırsak) Özbek, Kazak, Kırgız konuşmalarını şive olarak tanımlamak isterdim. Ama bugünkü haliyle bu zor görünüyor ve bilimsel çevreler de (Azerbaycan konuşması bile dahil olmak üzere) bunları lehçe olarak almışlar.
Sayın Onur Bilge,
Dilimizin aslı İstanbul Türkçesi değildir..
Bunu bir Azeri ,Kırgız ,Kazak ,Türkmen için söyleyebilir miyiz.
Anadolu’da birliği sağlamak için yazı dilinde İstanbul ağzını esas almışız..
Yani bu bizi bağlar..
Teşbihte çok hata yapılıyor…
Tabii ki olmaması lazım..
Ağız: Bir dilin yakın zamanlarda oluşmuş bölgesel farklılıklarıdır… İstanbul,Erzurum ağzı gibi..
Şive: Bir dilin bilinen tarih içerisinde ayrılan kollarına denir.. Kırgız, Özbek dilleri gibi..
Lehçe: bir dilin bilinmeyen tarihte ayrılan kollarıdır… Yakut,Çuvaş dilleri gibi..
Evliya Çelik;
arkadaşlarım listesinde olduğun ve yaşça genç bir kimse olduğun için birinci tekil şahısla hitab etmek istiyorum...
ben şiirdeki 'sen' kelimesinden çıkarak cumhuriyetin anlatıldığını söylemiştim...
bilgisayarın başına geldiğimde gördüm ki; bana eleştiriler hep 'renkler' ve ' bebek' kelimesi üzerinden gelmiş...
ama sen gerekli olanı anlatmışsın..ellerine sağlık...
hayatının hiçbir devresinde edebiyat eğitimi görmemiş ben, bu Türkiye'nin en büyük şiir sitesinde ''SEMBOLİZM'' anlatsam ayıp olmaz mı?
Ahmet Haşim de merdiveni dayamış dut ağacına mı çıkıyordu...Biraz idrâk ne olur...
Dünyada yazılmış çok az aşk şiiri vardır ve bu şiir bir aşk şiiri değildir..(kadına aşk)
ne Necip Fazıl'ın ''beklenen'' i ne de Atilla İlhan'ın ''ben sana mecburum'' u aşk şiiriydi...
Atilla İlhan'ın '' ben sana mecburum sen yoksun'' diye yakındığı kim ise onu beklemişti Necip Fazıl; bir hasta gibi ya da günah bekleyen bir şeytan gibi...
ama sol yanımızda çarpan kalbimiz bundan sonra da kandırmaya devam edecek bizi...
unutmadan;
Ahmed Arif hangi kadının hasretinden prangalar eskitmişti ?? :)
desek olur mu?
Fakat, işte burada hiçbiri yeterli değil artık.
Bizler burada kesinlikle Türklerin tamamı değiliz ve lehçe düzeyinde farklılık gösteriyor konuşma ve yazmamız.
İstanbul Lehçesi en doğrusu olmayabilir. Ama hepsine kolayca bir isim bulduğumuz halde keni lehçemizin adının netleşmiş olmadığını düşünüyorum. Hâsılı, bu bir önermedir sadece.
Saygıyla.
ŞİVE de değil.AĞIZ farklı... Şive, yakın yörelerdeki farklılık. Dlin kültür düzeyine göre gösterdiği değişiklik.
AĞIZ, daha gemişalanlar arasındaki farklılık...
TDKdetaylı açıklamış.
Kastedilen anlamda algıladığım içinbir kişi çıkıp uyarana kadar seslenmedim. Sizi anlıyorum. Sadece sözcüklerin doğru kullanımıaçısından değinmek gereği duydum.
Doğrusunu bilmemeniz imkânsız. Sizi az çok ben de tanıyor ve takdir ediyorum.
Galiba yazdıklarım Onur Bilge'nin sözlerine de cevap olmuş bu arada :)
Lehçelerden birini tanımlamak için Türk veya Türkiye (Vaktiyle kurgulanmış Türklerin hepsini barındıran toprak) kavramları kullanılamaz diye düşünüyorum.
Banyatunga, (estağfirullah) ''Anlaşıldı, bu kitap alınıp okunacak...'' demek istedim :)
Bu şiir ile ilgili 135 tane yorum bulunmakta