Hıdır Işık Şiirleri - Şair Hıdır Işık

0

TAKİPÇİ

Hıdır Işık, 1979 Elazığ doğumludur. Dersim’lidir. Fırat Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği mezunudur. Şiirleriyle Varlık, Mühür, Akapalta, Kurşun Kalem, Eliz Edebiyat, Kasaba Sanat, Hayal, Zalifre Yazıları, Akköy, Zarf, Şehir Edebiyat ve Amanos Edebiyat vb. edebiyat dergilerinde görünmektedir. Aylık yayınlanan Dersim Gazetesinde, belli aralıklarda da Demokrat Haber Gazetesinde kültür sanat makaleleriyle yer almaktadır.
Ödülleri:
2013 Ali Rıza Ertan Şiir Ödülü (“Dilin Metruk Yarası” adlı kitap dosyası ile)
2015 Attilâ İ ...

Hıdır Işık

gözlerin kalbimi ayrılığa iliştirmeye mi geldi,
oysa insan sevince göğe yakışmıyor muydu?

alın yazısı denen ayeti yırtan içimizdeki vadiyi,
kirpik uçlarımızdaki çiğ tanelerini ve kuşları,
ketum sulara emanet etmek uzaklığın acısı olmalı

Devamını Oku
Hıdır Işık

sesindeki gülleri izlemekten geliyorum
o börtü böceği kendine çeken incelikten

kuşların ilk gök serüvenini gördüm orada
ve orman olmanın rüyasına meyleden filizleri

Devamını Oku
Hıdır Işık

keskin dişli bir rüzgarın peşi sıra gittim
dolaştım saçlarında su yüzlü kadınların

dipsiz bir sarnıçta kem dilli rüyalar gördüm
ebruli tabutlar taşınırken cenaze alaylarında

Devamını Oku
Hıdır Işık

kendimi aramaktan geliyorum, kendimi ve kalbimin sesini

incittim gözlerimi, susmanın harflerine gömülen bir ölüyüm.
herkesin kendi hatalarını maharet bildiği utanmazlıklarda
saklanmanın suçlusu olarak çıktım ateşin karşısına,
cinnet ahalisinin beş vakit affı günahıymış içimdeki sancı

Devamını Oku
Hıdır Işık

dudaklarımıza ah’ları toplanmış bir sessizlik asılıydı
oysa bir çift kelama dünyaları verirdik

ama sözcüklerin inceldiği yerde ayrılık düşmüştü
beyaz bir uykunun sessizliğiyle aramıza

Devamını Oku
Hıdır Işık

Yoksun, büyüyen bir ıssızlığın çınlamasına denk düşer gibi. Bu aslında bir yaranın kalbe nasıl kök saldığının işaretini gösteriyor. Vakit, gecenin yarım ağzında kalmış. İyiliklerin dünyasını izlek edinmiş şairlerden şiirler okuyorum, savaşın çocuklarıyla akran içimdeki çocuğa. Acıyı kaburgasında taşıyan hüzün, gözlerime yağmurlu bir sabahı çizmekte. Kadehleri iten ellerimi fesleğenlere uzatıyorum. Dokunamamanın ezici üstünlüğünden doğan ıstırap, kalbimdeki gizli günahları ifşa ediyor usulca.
Siz diyorum, uykusunda atları gören bir şairin düşlediği
sancısız dünyanın ufku musunuz ey yıldızlar?

Uyku, gece ile karıncalanan gözlerim arasında kansız bir kavga. Anlam sularını aşmış sözcükler beliriveriyor, çocukluk anılarına tutunan dimağımda. Yokluğunu hatırlatan bu yersiz yurtsuz sözcükleri, acılara yaslanan imgeler sahipleniyor kendi derinliğine akan monologların hatırına. Sonra sen geliyorsun yine aklıma, güneşe eşdeğer bir parıltıyla. Kiraz mevsimini özleten dudaklarına uzuyor gecenin ıssızlığı; çığlık oluyor sessizlik. Çiçeklerin solduğu bu sessizlik, Kudüs’ten başlayıp Babil’e yankısı düşen derin bir ah’ın iniltisine dönüşüyor. Gözyaşlarının yerini, mağara duvarlarındaki yara imleyen figürler alıyor. Yanımı yöremi boşluğa çıkaran bir uzaklığın özlem ünlemiyle söylüyorum sevgili: Ayrılık ölümün provasıdır, ölümün!
Yıldızsız göğün ahvalinde eriyip tükeniyor düşlerin muştuladığı umut;

Devamını Oku
Hıdır Işık

dışarıda sakıncalı ritmiyle bir güz yağmuru
dökülmekte, ağzı bozuk hayatın gamlı güncesine

ve bültenlerde marazi kılıflar sıralanmakta
gölgesi suları okşayan çocukların vurulmasına

Devamını Oku
Hıdır Işık

sevgilim, çarkı kırılası dünyaya vicdani reddim
epeydir sessizlik tanrısıyla bulutları sayıklıyoruz

sonra pencereye konan serçelerle uyanıyorum aynadan
o an fark ediyorum işten atılanların bakışı olduğumuzu

Devamını Oku
Hıdır Işık

Dışarıda ince bir yağmur, içim kuşlar telaşı
Sabahçı kahvelerinden taşıyor geçmişin izleri
Gölgesi suya inen ceylanı izlemekten farksız
Muhteriz gülüşünü sardunyalara anlatmak

Dur, ne söyleyeceksen kalsın soluğunda

Devamını Oku