Bilmem daha ne kadar dayanır,
Canan’a can tüketti bu yürek…
Nefesinde solurum sevgilinin adını.
Heyecanım bir bakışıdır.
Sözüm Sana’dır…
Her aşk sana açılan bir kapıdır,
Her gözyaşı aşka davet,
Hasretime bir gaib şahittir.
Sözüm Sana’dır…
Her sözüm için adına nişan kestim.
Her sözüm sanadır şimdi, her söz sana…
Sözlerini dizerim cümlelerime…
Hayat bulur dilim…
Kalbim sana atar gayrı,
Gayrı vazgeçmem hasretimin vuslat sancısından…
Kalbim sana doğru atar,
Çünkü hasretim Sana’dır…
Sanadır hasretim…
İnan ki en çok sana hasretim,
Bir soluğuna muhtaç bu çağ şahidimdir,
En çok sana muhtacım.
Ey çölleri bakışıyla cennet eyleyen sevgili,
Bilirim zordur ama seni beklerim,
Gönlümün sabır kıyılarında,
Soyundum tüm madenlerimden,
Yalınkılınç huzurundayım,
Çünkü en çok sana muhtacım.
Anlatamıyorum beni bana,
Anlayamadı seni dünya,
Yitirildi senle bulduğum yitikler.
Sessizce ayrıldı ceylan sahilden,
Kelebekler muhtaç kaldı ziya’na.
Adına hasretler şimdi senle,
Benim hesabıma gözyaşı düştü.
Mavi bir hayalin göğe serzenişi bu benim ki.
Yıldırımların insan kolladığı vakitlerin,
Kanayan yaraların sancılarının,
Ve ışıksızların karanlık hayallerinin,
Amansız ve apansız mekanındayım
Adı dünyaymış, ben sensizlik diyorum.
Sen olsaydın, böyle mi olurdu?
Karanlıklar ilmek ilmek ilişirken benliğime,
Anlamlarım anlamını yitirirken,
Soluklarım haykırmaya yetmediği zamanlarda,
Tam, “bitti”dediğim bir anda,
Bir el tutar elimden,
Öyle ki sıcaklığı aynı sen,
Kokusu aynı sen,
Zaman: giden sevgilinin ardından
Selam salarım sen diyarına,
Her seher gönlüm çırpınır senden yana,
Gözyaşlarım sana doğru yol bulur,
Peki ben sensiz neylerim şimdi?
Beni unut, Bilal’ini, Zeyneb’ini,
Ebu Hureyre’ni niye yalnız bıraktın?
Hadi sevgili, Hadi Rahmet Pınarı,
Onların hatrına gel, güldür bu kirli yüzleri,
Unut bizi, ama gel yeter ki…
Gel ve arındır bizi…
Her şeye yeniden başla, çoğalt neşelerimizi..
Seninle okuyalım her ayetini Vedud olan Rabbimin…
Şimdi gelsen şu gelen Ramazanla,
Öpüp koklasam seni doyasıya,
Gözyaşı akıtsam yüreğime taa derinden,
Yıkasa bu yakarışım hatalarımı,
Sen; “hadi kalk” desen, “daha çok işimiz var”…
Ben tutsan o gül ellerinden,
Ruhum dağılsa o an huzur ile…
Ve haykırsam dört bir yana, “sevgilim Muhammed” diye,
“bakın” desem, “bakın Resulullah gelmiş,
dünyamıza cennetin güneşi gelmiş”
“Fahri Kainat gözyaşlarımıza dayanamaz demiştim,
O bizi bırakmaz demiştim” desem,
Haber salsam her bir yöne,
Ezanlar senin için okunsa,
Ve dünya yine gül kokmaya başlasa,
Başlasa göklerin baharı,
Yağsa yerlerin rahmeti o gün.
Dağlar, taşlar, beton şehirler seninle bulsa kendini,
İnsanlar sıralansa caddelere iki yönden
Parmaklarıyla gösterseler seni,
Sinelere sığdırılan aşklarımızı haykırsak sana yağmur yağmur,
Yine okşasan yetimlerimizin başını,
Yine esen rüzgardan daha cömert olsan,
Yine sarsan ümmetini şefkat kanadınla,
Ve yine diriltsen, gittiğinden beri diriltemediğimiz,
İslam Nurunu…
Ama ne fayda rüyalarımdan bile uzaksın,
Biliyorum benim hatam,
Çünkü hayatımdan uzaksın.
Olmuyor işte, olmuyor,
Ne yapsak, ne etsek de sensiz olmuyor
Olmuyor
Olmuyor
Bir gece vaktiydi,
Kalbimin yıldızlarda attığı bir sıraydı…
Yine sen düştün yüreğime,
Sen oldun umudum,
Sen oldun avunduğum,
Sen oldun Sevdiğim…
O gün bu gündür beklerim…
Eğer doğmayacaksan kıyılarından gönlümün,
Yeşertmeyeceksen avuçlarımdaki kardelenleri,
Vakit güzken…
O halde kabul buyur beni Sevdiğim,
Senden başka kime gideceğim..?
Kimin kollarında bulacağım felahımı,
Aşkınla yetim düşmüşken…
Kim kaldı senden başka,
Başımı okşayacak,
Gözyaşlarımı teskin edecek..?
İşte yollarındayım karanlıktan aydınlığın,
Bahçesinden bu dünyanın, bir güldür Hicretim sana…
Zehirli sarmaşıklar, zakkumlar onların olsun.
Varsın Yunus’ları balıklar yutsun,
Ben firariyim senin aşkına.
Şu dünyanın kanlı coğrafyalarından,
İnsanların ateş kuyularından,
Bu batağın tam ortasından çıktım…
Çünkü bıktım…
Tevbelerim tevbe mi bilmiyorum,
Rahman’ın affına sığınıyorum,
Şefaat sahibinin kollarına atılıyorum;
Kabul eder misin Hicretimi..?
Cenneti olur musun, bu cehennem kaçkınının,
Bir soluk olur musun, kan kusan ciğerlerime,
Ateş paresi yüreğime, bir dirhem su olur musun Ey Sevgili..?
Hicretimi kabul eder misin?
Bu kirli Muhacir’i,
Bu zelil Muhacir’i,
Bu mücrim Muhacir’i,
Sevdana layık olmayan,
Olamayan Muhacir’i,
Sarar mısın Ey Rahmet Peygamberi?
Kayıt Tarihi : 22.2.2006 04:31:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Muhacir Muhammed](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/02/22/hicretimi-kabul-eder-misin.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!