İnsanlık tarlasını sulayan aziz nehir
Babamızdan tek miras Mekke mübarek şehir
İbrahim makamında geçit resminde putlar
Baltalar mahzenlerde meydanlarda nemrutlar
Öfkeleri kuşanan vicdanlar nasır tutmuş
Rahmet kırk fersah öte merhameti unutmuş
Ötelerden habersiz bir hayat içinde yer
Katran karası kalpler his yoksunu yürekler
Yeryüzü kan ağlıyor gökyüzü sanki zifir
Şirk batağına düşmüş inci, yakut ve safir
Kamçılar azgın nefsi tazelenir hevesler
Şehvetin gölgesinde tükenmekte nefesler
Vahyin billur ışığı yükselirken ufukta
Anayı evladından ayırır tek solukta
Secdeyi unutan kul kendi putunu yapar
Heybesinde helvaya meydanda taşa tapar
Katlanır tüm yüzlerde sefaletin perdesi
Kulakları tırmalar vahşetin çılgın sesi
Kirli ellerde kırbaç çıplak vücutta şaklar
Kanla sulanır toprak olgunlaşır başaklar
Gölge sessizliğinde toplaşırlar her akşam
Bütün gözlerden ırak tenhada Daru’l-Erkam
Taş kalbi yumuşatır göklerden inen hitap
Gözyaşları içinde Ömer’e döner Hattap
Kibrin çirkin yüzüne atar yay ile imza
Serdar olur en önde tüm şehitlere Hamza
Kızgın çöl kumlarında geceyi bekler hilal
Tevhid zırhını giymiş dağları taşır Bilal
Asabiyet ve kibir küfrü besleyen damar
Nedve’nin karşısında yalnız başına Ammar
Tehdide gülüp geçer iman en büyük iksir
Ebediyet yurduna kanatsız uçar Yasir
Amansız işkenceler kızgın kumlarda ceza
Görmedi böylesini yıldız güneş ay feza
Ölüm caddede bekler tehdit sokaklarında
Gezemez bir başına kendi öz diyarında
Sınır tanımaz zulüm “işte size iki yol
Ya çık hayatımızdan yahut vazgeç bizden ol”
Cebir zorlama sürgün artık çekilmez bu yurt
Kapıların önünde pusuya yatar aç kurt
Kırılır tüm kapılar eşyalar yağmalanır
Ölüm boykotlarını tek kurtuluş yol sanır
Işık huzmeleriyle aydınlanırken fecir
Ferman çıkar bir gece yola düşer muhacir
Bir alev topu düşer Kâbe’nin ortasına
Teslim olur nihayet Mekke ihtirasına
Acılar katık olur yol arkadaşı hüzün
Tükenmesi beklenir korkularla gündüzün
Yarının tüm sırları saklıdır güvercinde
Akıl çaresiz kalır örümcek ilmeğinde
Eteğine sarılır ayak bastıkça kumlar
Gökleri kandil kandil süsler yaktığı mumlar
Cümbüş yeri Medine yol gözler ıraklarda
Rüzgâr dağlarda suskun bebekler kundaklarda
Bekliyor büyük küçük bir ses için kulaklar
Pür dikkat kesilmişler ufku gözler ulaklar
Yol boyu sıralanmış iki taraflı alay
Bu seyir hiç bitmesin batma güneş doğma ay
Tüm şehir ayaktaydı yollardaydı bütün halk
Yer gök sesleniyordu Medine ayağa kalk
Birbirine bağlamış gönülleri hak ipi
Medeniyet nefesi diriltecek Yesrip'i
Elazığ/1997
Ali Havan
Kayıt Tarihi : 19.11.2021 11:25:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Ali Havan](https://www.antoloji.com/i/siir/2021/11/19/hicret-96.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!