Sen üzülmenin ne demek olduğunu bilmezsin,
Gönlümde bir hâl var ki anlatamam kimseye.
Ben bir yâr için yanarken, sen efsûnlu köz müsün?
Yoksa serin seher yeli, dokunmazsın özeye?
Ahvalime nazar kılan, hâlimi yâd eder,
Firkat denen azap ile dert içre bîzarım.
Bir sel gibi coşar içim, gözlerim âh eder,
Lâkin ben o bend-i zârı kırmaya kadir değilim.
Zamanın devr-i dolâbı döner de beni ezer,
Efkâr ile ser-sefîl, dîvân eder bu hâl beni.
Aşkın bir dikenli güldür, her batan kalbi deler,
Bağrım delik deşik olmuş, sormaz mısın hâl beni?
Ey vuslatı uzak düşen firârî sevdâ!
Gel bir kere duy sesimi, işit feryâdımı.
Mecnûn gibi ser-geşteyim, olsan da bî-pervâ,
Gene de sana sundum ben bu mahzûn âhımı.
Geceleyin yıldızlara sordum, sana ne oldu?
Zamân mıdır bizi bölen, yoksa bir ceng midir?
Her kelâmın canımda bir zehir gibi doldu,
Senin için içtiğim bu keder bir şerbet midir?
Ey bilmezsin! Sen üzülmenin ne demek olduğunu,
Bir gün gelip gönlün de çeker bu hicrânı.
O zaman anarsın beni, özlersin mâzini,
Lâkin bulamazsın beni, kaybolur arzûn da.
Kayıt Tarihi : 27.1.2025 08:00:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!