Hicran kucağında tuttuğum sırdaş
Çağlamış bulanmış durulmuş olsun
Sözüne sazına güven de yanaş
Kulağı ezelden burulmuş olsun
Boş kafa gezdiren seyyahlar gibi
Keşkülünün delik çıkmasın dibi
Ariften anlasın seçsin garibi
Hakikat yolunda yorulmuş olsun
Taban tepmiş olan gam kervanında
Dostunu konuklar tatlı canında
Koçlar gibi duran bir meydanında
Arslanlar yurdundakurulmuş olsun
Gel dese de bakma nâkes aşına
Bir sırsat erer de kakar başına
Dostun namerd dehrin mehenk taşına
Felâket pazarında vurulmuş olsun
Duysun aşkın elindeki rebâbı
Okusun alnında çile kitâbı
Neyzen gibi günahının hesâbı
Mezara girmeden sorulmuş olsun
Kayıt Tarihi : 3.4.2002 13:22:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Epeydir sayfayı ziyaret etmeyi bırakmıştım, dünkü şiiri okuyunca iyi ki de bırakmışım dedim. Bugün seçiciler umutlandıran bir şiir seçmiş, belkide rast gele seçilmiş...
Her daim yorumunu eleştirilerini takdir ile okur hak verir
Aaa nasıl gözümden kaçtı niye tenkit etmedi der hayıflanırım
Ancak bu sefer
Ezelden kulağın burulmuyacağı hususu yanılgıya düşmüş
Yasak meyvayı koparıp
Cez
A olarak cennetten kovulan
Ezelde
Başlangıçta ceza alan kulağı vurulan insan faktörünü es geçiyor
Neyzen bey içki müptelası idi
Cahil idi
Ama sorar soruşturur araştırır mümtaz kişilikti
Bide bu Onur hanım mı
Kız değil bilakis oğlan Onur bey mi
Reklamını mı yapıyor
Yorum mu
Beğenir yada beğenmez
Şiir ile ilgili iki satır bi şee dersin
O nur deyince nurlanıyor onurlanıyor belki
Ama iki satır incir çekirdek doldurur söz sarf etsin
Biz de nurlanalım
Onore olalım
Saygılar
Seyyahların hepsinin de boş kafalı olduğunu iddia etmek de ayrı bir yanılgı ve bir çok gezgin alim, arif ve de araştırıcıya yapılmış azim bir iftiradır. Zira, Geçmiş kavimlerin bıraktıkları tarihi eser kalıntılarını ve helak olmuş milletlerin artta kalan ibretlik eserlerini görüp ibret almaları için yeryüzünde gezmeyi bizzat Rabbimiz Teala hazretleri emretmektedir.
Arif, bilen anlayan demektir ki, bu da ancak ya gezerek ya da okuyarak olunabilir. Eğer birisi hem gezerek hem de okuyarak (Evliya Çelebi gibi) arif olmuşsa ona diyecek bir şey olamaz. Birinin garip olması, onun arif olması için yeterli bir sebep olamaz. Resullah-s.a.v-'in bahsini ettiği ahir zaman garipleri ise apayrı bir husustur.
Dehrin/zamanın mihenk taşı olamaz. Ancak, dehrin insanlarının ya da zamanın sahibi olan Allah'ın mihenk taşı olabilir. Tevfik bey ne yazık ki burada da bir yanlış mülahazaya imza atmış.
Aşk konusuna burada yüzlerce defa girdiğim için onun detaylarına girmeyeceğim ama ne yazık ki, bu tabirin ne zaman ihdas edildiğini ve ne manaya geldiğini bilmeyecek kadar edebi, tarihi ve dini bilgiden yoksun olan Tevfik beye bu hususta da katılamayacağım.
Günahların hesabını, ölmeden önce ancak şer'i mahkemeler sorar ki, onun devrinde de şu anda da böyle bir müessese ve mahkeme yoktur. Günahların gerçek hesabını ise ancak Allah sorar ki, o da, Kur'an ayetlerindeki beyanlara göre, kabirde değil, kıyametten sonra mahşerde mizanın başında sorulacaktır.
TÜM YORUMLAR (15)