Göz alabildiğine uzanır, lâcivert bir hicran,
Yalnızlık, omzuma asılmış eski bir buhran.
Mazinin gölgesi, sessizce düşer yüzüne,
Her adımı bir sır, kederli düşüme
Semâ mahsun bir anne gibi,
Evvelce ağlamıs, artık susmuş gibi
Eski bir mektuptan düşen hatırat
Yâr satırı dile kement,
Varlığın aşka mahpus gibi
Uzaklarda bir tayr süzülür ürkekçe,
Kanadında meltem, maziden eski
Tükenmiş sevdaların izini sürer,
Her rüzgâr, geçmişin tozunu döker.
Rezin taneleri, savrulur
Sıbyânların ellerinde titreyen hayâl tâneleri.
Bir avuç gölge, bir avuç buhûr,
Parmaklarından akar,hüzünle gurur.
Rezin taneleri fısıldar, gökyüzüne tayrın
Babanın sessiz nazarını varmalı farkın
Kumdan kalelerde saklı sırlar,
Eksik dualar, yarım mazmunlar.
Her esintide bir hatıra yankılanır,
Sustukça yüksekler yankılanır
Şecerelerin dallarına mazmunlar işlenir,
Yalnızlık rüzgârına sırlar dişlenir
Bir ağıt gibi yükselir sesler içinden,
Mazî, hicran, vuslat; yaralar derinden
Mahmut Tuğrul AĞSU
Mahmut Tuğrul AğsuKayıt Tarihi : 1.2.2025 08:50:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hicran vuslat yanlizlik beklenyi ozlem
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!