Her gün, her saniye
Kükremek için can atan aslanlarımı zapt etmeye çalışıyorum
Bir salsam; soykırım olacak yerde ve gökte
Yarım kalacak aşklar, sokaklarda gizlenen umutlar
Bitmesin diye çırpınmayacağım o vakit
Dünyayı sarsarken kulağını kanatacak bu kükremeler
Güldürmekten kırmızı ettiğim yüzünü,
Ağlamaktan kırmızı görünce
Yüzüme çarptı acı çeken biriyle sevişme çabam.
Dönüp bakınca aynadaki rezil siluete,
Kutuya koyup sakladığım gurur çıkıverdi savaş meydanına
Hiçliğin kucağında
Kırık düşlerimle yaşarım ve yaşayamam arasındaki ince köprü;
Ne çok fink attım üstünde..
Gündüzken içimde ötüşen o serçe
Gece olunca en sönük yıldızlara karışırdı
Kayışını gördüm hepsinin sendeleyerek teker teker
Anladım güneşi sevdirememek ne demek
Geceye tüm çıplaklığıyla esir olmuş zavallı bir aşığa
Aynı hiçliğin kahrını çekiyoruz ufacık bir ışık adına
İyileşmeye çalışırken, açılan kesiklerimize
Aşkın biberini sürüyorlar, bundan zevk alıyorlar
Beddua ediyorum her gece,
Aslanlarımla evcilik oynamaya çalışanlara
İsyan ediyorum seni ve beni ayıran,
Hiçlikten çıkagelmiş sönük yıldızlara
Anneye verilmiş sözler; içki içilmeyecekmiş okul zamanı
Oysa her gün zehirliyorsun kendini meşksiz bir aşkla Bense yosun tutmuş derin bir kuyunun yamacındayım
Çıkmanı bekliyorum aslanlarımla beraber
Kendini attığın o kuyudan, kapkara sularından
Kayıt Tarihi : 19.12.2023 00:13:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kırık düşlerimle yaşarım/ yaşayamam arasındaki ince köprü;
Ne çok fink attım üstünde..
TÜM YORUMLAR (1)