Düzme değerlerin,uydurma sözlerin sihrine kapılmadan evvel gördüm ki,
kurtarıcı dediklerini zincire vurmuşlar zaten.
Zincire vurulmadan önce de uyuyordu.
Zaten uyur, o hep uyur.
Onu uyandırdığımda, bana;
“Diz üstünde çık merdivenleri” dedi.
En yüce dorukta kaynıyorken sevgi pınarım,
Susuz kalmış sırıtkan ağızlar gözlerini pınara dikmişler,
Suyu ağılamışlar, pınarın içinden bakarlar bana.
Hayatın gözlerinin içine baktım geçenlerde.
Beni altın oltayla dipten çıkardı,
Hayata dipsizsin dediğimde,
Bütün balıklar böyle söyler dedi.
Haklı bile olsan hayat, şimdi gelgeç diye mi adlandırmalıyım seni.
Ay yükselirken, güneş doğurmak ister gibi.
Öylesine gebe kalmış ufukta.
Bu yalancı gebeliğe inanmıyorum artık.
Gerçek şu ki oyuncağınızı elinizden aldım.
Bana kızıyorsunuzdur, çocuklar gibi kızıyorsunuzdur hem de.
Sadece zarar vermek için hayatı öven zehirli örümceği gördüm diye bana kızmayın.
Kızmayın, ölmeden önce ölmeyi deneyin.
Bana olanlarda, önce çok korktum.
Böylesine alaca bulaca görmemiştim kendimi.
Bugün yüküm ağır.
Üstüme böcekler, solucanlar konsa ne olur.
Yüküm hafiler sadece, aynı kızım gibi.
Bataklıkta sazlar arasında oturup, bizi kimseyi ısırmayız diyenler;
Sadece yolunuzdan çekildim artık.
Çünkü yüküm ağır.
Amin’ini çaldığım kızgın davulcu, ne güzel geldin üstüme.
Güzelliğine bürünmüşsün ama dilsiz konuştun benimle.
Hani bilgeliğin de apaçık ortada.
Dengede duran terazime;
Üç ağır soru attım, diğer kefeye de üç ağır cevap.
Artık sadece doyasıya hiçliğimi yaşıyorum.
Kayıt Tarihi : 20.1.2006 15:46:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!