Keşmekeşin bağrında ışık hüzmeleri, kılıç parıltıları
İğneli sivri kelimeler, sarkastik gülüşler ve yankıları
Hicvin vatanı Roma’dır dillerdedir halen mısraları
Unutulmadı hala Juvenal’in öfkesi, Persius”un iğnesi
Nakşoldu hafızalara Horatius’un zarif dokunuşları
Kalem kılıçsa, hiciv onun kınsız şemâli
Düşer mürekkepten damlalar hedef alır ikbâli
Moliere’in satırından hiç kimse kaçamadı
Heine mısralarından nice kinaye damladı
Boileau affetmedi soyluları yerden yere salladı
Voltaire vatanını tereddütsüz hiçe saydı
Neyzen küfürlerle susturdu zâdegânı
Eşref mısralarında hırpaladı bendegânı
Brecht sahnede çizdi proleteryanın encâmını
Yoksulun hayaleti Gogol’ün Palto’sunu giydi
Swift bir kalemde kralları soytarıya çevirdi
Cervantes’tir bu şövalyelikle mizahı diriltti
Söz, kimi zaman hançer olur, üstadın kaleminde
Tebessümler bile solar Nef’î’nin yırtıcı dizelerinde
Şeyhî’dir bu, Harname’de eşekle devleti tarttı
Yüzyıllar geçse de, hiciv yine gözleri kanattı
Ziya Paşa mazbata değil hiciv yazdı vezire
Namık Kemal sahneyi mitralyöz bildi sözlere
Kalem bir mihenk taşıdır, vurur arsız yüzlere
Mazlumun kahkahasıdır, sızar mürekkep gözlere
Divanlar, taşlama dolu, şair susarsa dilsizdir
Hicivler hep aynadır, yokluğunda âlem sessizdir
Kayıt Tarihi : 23.5.2025 08:02:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!