Biz anlamsız bir türkünün nakarat bölümü olarak doğduk. Ne olacağımızı fısıldamadılar bile kulağımıza. Kulağımız hep kör kaldı. Büyümenin muhteşem olduğunu sandığımız onca yaş yandı kurunun yanında. Gözlerimiz yaş oldu, gönlümüz kuru.
Hiçbir şeyden bahsetmediler çok şey konuşurlarken. Dilimiz lal oldu barut kokan sevdalar üzerine.
İki yürek bir oldu, bir can doğdu ağlamaya alışacağına söz vererek. Siz hiç gülerek doğan bir bebek gördünüz mü?
İlk ayrılığıdır bu doğum insan oğlunun sevdiğinden ve ilk birleşmesidir, ilk orgazmıdır dünya ile kahpece sevişmesinden.
Utanmamıştık çıplaklığımızdan ne güzeldi..Sonra utandık. örttük bedenimizi ve ruhumuzu. Duygularımızı sakladık bir kirli çaput parçasına sararak. Ne ayıptı. Şerefsizlikten korkmadık, sevmekten korktuğumuz kadar...
Benim şerefsizliğim senin şerefin kadar!
Sonra sevişmeyi öğrendik, tütsüsünden aşk kokarken bacaklarımızın. Göğsümüz yandı bir saman alevinde, söndüren olmadı. İtfaiyesi ömür oldu. Bir yangın bir ömre bedel oldu. Sonraları çok yandık geride kalanlar yalan oldu.
Aşkın ölümsüz olmadığını öğrendik. Yüreğin bir cinayet mahali olduğunu, gözlerin silah, sözlerin kurşun. Katli vacip düşlerden vazgeçtik, sulandı ruhumuzun hicran bahçesi, solan çiçeklere mezar taşı diktik ölüm tarihsiz ve tarifsiz.
Biz doğurduk aşkı ve biz öldürdük. Serbest yargılandık evlat katillerini severek, biz onlardan yana durduk.
Bunca zaman doldurdum cephanemi, bundan sonra bastığım yerlerde olmasın diye bataklık. Yürüdüm yalnızlığın üzerine bir kabadayıdan daha kabadayı, vurmasın diye beni sessizliğimden. Geçtim sınıfları bütün derslerimden.
Aşktan geçip dosta dönenler yanıldılar bencileyin. İkisini de biz yarattık ama hiçbiri yoktular. Belki de biz öldürdük belki de gereğinden çoktular....
Yaralarına merhem, dizlerine derman, yollarına baston arayanların dinmedi acıları.
Doktorlar ilgilenmedi kalbin kanayan yarası ile çünkü insandılar ve yoktu hiçbir cerrahi müdahalesi ihanet acısının.
Ötenazi istedi gönüller. Oksijen hortumunu çeken yaşadı karbondioksiti bol muhabbetlerde. Şikayet etmediler.
Avukatlar çare aramadı dost vurgununa. Çünkü insandılar ve yoktu hukukta herhangi bir yasa yarım bırakılmış yalan gerçeklere. Kanundan üstündü idi kaderin yasaları ve sancıları.
İnsanlar, aşklar ve dostlar dedikleriniz kim vurduya gittiler....
Dönmeyecekler...
Cenk UlupınarKayıt Tarihi : 11.4.2014 20:15:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!