,,,
ulu ceviz ağacı boyuna durmuş bekleyişler
oturup bölüşmek sofra kararınca
geceden sabaha susuzluktan çatlayan dudaklar
umuda kapanan avuçlarca
daha ne anlatayım..
sabır tasında
naif bir kadın tarafından sunulmuş
ömürden düşen ses hüznü... kan katılır bu yolculuğun akışına
katıla katıla
içre içre çeker beden tini...
ve körfezin kadını
ve körfeze vuran ay ışığı tanıklık edecek bu suskunluğa...
bilecek…
/
ses geldi
geçti baştanbaşa
çekildi tüm mevsimlerden…kış bir ömre bu denli bastırmadı hiç
kar yağmadı hiçbir nefese böyle
en sıcak kucaklar
bu kadar köşe bucak saklanmadı
uyuşuk kumsallar hiç bu denli beklemedi aşıklarını
kefenini yırtan bakışlarla yeni gün doğumunu özlemedi
bir daha göz pencereleri
fırtına sessizliğine bürünmedi böylesine
hiçbir rüzgar hiç bu kadar...böylesine...
/
biz gittik azdan evvel uz…evet
ne kendimizden
ne gittiklerimizden
kalamadıklarımız kaldı es
hisler bir is… ömür perdede sis… ömür pes
dil allâme...
…en çok sensin aşk
yalnızlığımın kalabalığı
her köşenin başı
biten yolun
çıkmaz sokağın
adı sen
bana arta kalan
artık
sen
/ bana kalan
artık
sen
ve sızar göz penceresinden bir avuç akışı güzel... göz seyirmesiyle küs sese sar
al beni/ ne yaparsan yap...kal...
bu şehirde
camlara vuran rüzgar bile unutmak için çıldırıyor umudunu
hiçbir mutluluk eski tadında değil..... ilkkez
uğruyorum bu kıyıya,
çözüldüğüm şehirlerden…sessiz vurgunlar
izliyor bendeki sesi,
farkındalığım
kendime çalmamdandır
güneşi kovalarca... karanlık kıyılarda
başka bir şehirde
başka bir gece balkonundan izliyordur
başka bir kadın
eskiyen ellerinden akan yıldızlarla
rüzgarı çıldırmış bir şehri....
/
/ kaçmak istersin
bazen kendinden, öyle ki sen…
sen değilsindir ondan başka...
gelip oturmuştur düşüncenin tam ortasına,
düşlerini yıkar elleriyle...
senden geri kalan,
hüznün okşadığı bir kadın sesinin tınısı
sana yaban olan ellerindir
bilmek istemezsin artık başkaca hiçbirşeyi...
halbuki gitmişti değil mi, bitmişti oysaki…
/… daha çok zaman bekleyeceğiz
ne uzak ne yakınken
vakit hiçbirşeydir artık
boşalan şarap bardağında
bir dudak payındaki (b) iz
azıcık eş düşecek siz yüreğimizdeki acıya…
yağmurun bıraktığı hüzün
ıslanacak gözlerimizde …uzak bekleyişler
vedalar
ellerimizdeki ateş böcekleri
büyüyecek gölgelerimiz
yol ayrımlarında
susmalıyım kalarak
gitmelerimin içinde içime son noktayı koymadan...
sessizliğin gürültüsüydü belki de en korktuğum....
kendimden notlarla d/ üşüyor içim..
daha ne kadar, ne anlatayım…
hiç…te bu kadar…
,,,
Asya Gülgün ÖzkanKayıt Tarihi : 9.1.2009 00:14:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Asya Gülgün Özkan](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/01/09/hicbirsozunutulmadibukadar-2.jpg)
tebrikler
saygılarımla
suskun bir ölümün huzursuzluğudur şiir...
hiçbir mutluluk eski tadında değil..... ilkkez
uğruyorum bu kıyıya,
çözüldüğüm şehirlerden…sessiz vurgunlar
izliyor bendeki sesi,
farkındalığım
kendime çalmamdandır
güneşi kovalarca... karanlık kıyılarda
başka bir şehirde
başka bir gece balkonundan izliyordur
başka bir kadın
eskiyen ellerinden akan yıldızlarla
rüzgarı çıldırmış bir şehri....
..
kutluyorum
namık cem
Yer yüzündeki tüm güzellikler senin olsun.Hoşca kal.Sevgiler.Dost.
TÜM YORUMLAR (5)