Hiçbir şey eskisi gibi olamayacak...

Hiçbir şey eskisi gibi olamayacak...

O zamanlar kot pantolon bizim sokağa henüz gelmemişti,
Saçlarını dik dik yapan delikanlılarda yoktu,
Ve… Pantolonu düşük olanlarla dalga geçiyorduk…
Hoş! Bugün hepsi moda…
Elimizi arkadaşımızın omzuna atıp, şen şakrak,
Akşam olmasa da eve girmesek diye dua ederdik,
Elimizde salçalı, yoğurtlu veya kuru bir ekmek parçası,
Yağmur, çamur, kar demeden,
Suyun tam göbeğine basa basa…
Dalardık oyuna…
Bir topun arkasında, bazen de yalın ayak,
Bazen bir ağacın tepesinde akşam ederdik…
Tüm ünlülerin birer kopyası vardı bizim mahallede,
Maradona, Rumenige, Kuliç…
Akıl almaz oyunlar bulurduk, gazoz kapaklarıyla,
Sakızlardan çıkan kağıt parçalarıyla,
Ufak bir su birikintisinde…
Evden dikiş ipliği çalar, Şeytan uçurtması yapardık,
Herkesin bir bisikleti olmasa da,
Hayalini süsleyen bir kara şimşeği vardı…
Daha mevsimi gelmeden,
Bütün ağaçların çetelesini tutardık…
Erik, muşmula, kayısı hepsi bir yerde bizimdi…
Dalardık milletin bahçesine hesapsızca,
“ Aman dalını kırmayın ha! “ Diyenler olurdu…
“ Yakalarsam ayaklarınızın altına tuz basacağım “ deyip,
Arkamızdan iki mahalle koşturanlarda…
Tek kanal olan tv’de ne bulursak seyrederdik…
Uykudan önce,
Pazar Sineması,
Assolistler geçidini bile izlerdik…
Çoğu zamanlar kapanışta ki İstiklal Marşına kadar bakardık,
Ah! Kaç yıl oldu Tv’de İstiklal Marşı çıkmayalı…
Yine de hayat ne güzelmiş…
Yazın, kışın, baharın havası bile başkaymış…
Kot pantolon giymeye başladığımız da biraz daha büyümüştük,
Efendi tıraş,
Saçlar jilet gibi taranmış,
Mahallenin kızlarını keserdik çapkın bakışlarla…
Kıçımızda ki Avrupai kot pantolonla da hava atardık…
Biraz hızlılarımız bir mektup,
Daha hızlılarımız bir şiir yazardı,
Beklide ilk aşklarımız olduğunu bilmediğimiz kızlara…
Büyüdüğümüzü sanardık,
Akşam sokağa çıktığımızda,
Eve geç döndüğümüzde…
Veya bir mahalleden başka bir mahalleye gittiğimizde…
Arada bir içerdik…
Serenat yapardık sevdiğimiz kızın sokağında,
“Bizim mahallenin çocuğu…” diyenler olurdu,
“Arkamızdan on iki mahalle koşturan kızın babası da “
Kaçardık…
Ama yinede mahallenin namusu bizden sorulurdu,
Başka mahalleden gelenlere de kabadayıydık!
Hele bizim mahalleden, bir kıza yan bakanın vay haline…
Kahvede okey dışarı atardık,
Mahalle maçları yapardık,
Çünkü biz delikanlıydık…
İyiydik, kimine göre kötü…
Berduş diyen de olmuştur /ama arkamızdan /
Zaman önüne katıp götürürken bizi,
Unutulanlar oldu,
Şurada burada bertaraf olanlar…
Okuyup adam olanlar oldu…
Ve… Unutul/a/mayanlar…
Gözümüzü açtığımızda geçmişti zaman,
Yıllar neleri götürmüştü özümüzden,
Özlememek elde mi?
Yıllar sonra anladım “ Hiçbir şey eskisi gibi ol/a/mayacak “

Mehmet Ziya
Kayıt Tarihi : 4.2.2010 12:25:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Bu senin hikayen...

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

TÜM YORUMLAR (5)

Mehmet Ziya