Bu gece uzun zamandan sonra
Birlikte yemek yiyecektik
İlk defa gidecektik güzel bir yere
Almaya gelecekti akşam saat sekizde
Sabah telefonun sesiyle kalktım
Güneş parlıyordu,muhteşem
Uyanmıştım harika bir güne
Uzun,uzun duş aldım
Bir soğuk bir sıcak
Damarlarımda esen fırtına hızlandı
Yürek atışlarım,hipodromda yarışa başlayacak
Zıpkın gibi bir taydı
Elbise dolabımın karşısında
Ne kadar kaldım bilmiyorum
Çok güzel olmalıydım bu gece
Çok özel olmalıydı
Sıcak olacaktı bu gece
Yalnız bize özel,sımsıcak
Nihayet karar verdim
Aşk kırmızıydı,seçtim kırmızı mini elbisemi
Kırmızı elbisede çok yakışırdı hani bana
Saçlarımı yüzlerce kez fırçaladım
Altından yakamozmuş gibi parlıyordu
İtinayla giyindim ve makyaj yaptım
Kırmızı rujumu unutmadım elbet
Aynaya şöyle bir göz attım
Çapkın delikanlı misali
Kırmızı elbisemi giydiğim her zaman
Bayılırdı tamda söylediği gibi
Fıstık gibiydim
Megaloman bir tebessümle
Parfüm şişesine dalış yaptım
Yüksek ökçeli ayakkabılarıma
Kondum yumuşak bir sıçrayışla
Kanatlarım vardı kelebekler gibi ince tülden
Yerimde duramıyordum,küt küt atıyordu kalbim
Evet hazırdım artık,beklemeye koyuldum sabırsızlıkla
Bilmiyorum ne kadar bekledim
Dalmışım gece yarısını haber veren guguk kuşu
Saatin içinden uzatınca başını
Fırladım dışarıya tam manasıyla darmadağınıktım
Yalnızdım,canım acıyordu
Vurdum kendimi karanlık caddelere
Ayaklarım sahile götürdü
İstanbul’da sık,sık gittiğimiz
Kadıköy iskelesinde buldum kendimi
Kaldırımları ıslatırken göz yaşlarım
Yanaklarımdan aşağı siyah yol aldı itinalı makyajım
Ayakkabılarım elimde boş bir banka attım kendimi
Rüzgar içime işliyordu diken dikendi tüylerim
Mavi karanlık denizi seyrederken üzgün
Tek bir yıldız yoktu gök yüzünde
Sanki benim ruh halimi anlamışlarcasına
Saklanmışlardı bulutların ardına
Hiç tanımadığım birazda çakırkeyif bir adam
Dilinde içli bir türkü elinde kırmızı bir gül
Bana yaklaştı “oturabilir miyim hanımefendi” dedi
Oturdu yanıma cevabını beklemeden
Öyle uzun boylu yakışıklı biri değildi
Göze çarpmayacak kadar sıradan bir adamdı
Makyaja bulanmış allak bullak yüzüme bakıp
Elindeki kırmızı gülü uzatarak
“hanımefendi çok güzelsiniz bu gülü kabul eder misiniz “
Elinin tersiyle silerek akan göz yaşlarımı
“lütfen yanlış anlamayın sizi kendim kadar anlıyorum”
Diyerek bir buse kondurdu ısırgan bitmiş yanağıma, sıcak
Şaşırmıştım ve öylece yüzüne baka kaldım
Biraz dertleştik sebebi halimiz aslında benzemiyordu birbirimize
O işten çıkmış eve söyleyememiş
Çikolata isteyen çocuklarına eli boş gidememiş
En ucuz meyhanenin yolunu tutmuş arkadaşıyla
Kısa bir süre oturduktan sonra tebessümle el sallayarak
Hiçbir şeye yada kimseye bu kadar üzülmeye değmez diyerek
Unutmuştu kendi derdini ucuz şarabın etkisiyle
Uzaklaştı yanımdan yalpalayarak,istikametlerimiz ayrıydı
Kimi ve neyi beklerken
Hiç tanımadığım bir adam çiçek verdi
Berbat görüntüme rağmen güzel olduğumu söyleyerek
Yürekten kondurduğu sıcak busesi
Yakamozların dans edişini seyrettirdi bana
Ya o neredeydi niçin yoktu yanımda
Kırmızılar içinde bir kız bekliyordu onu
Yüreği acıyan
11/03/2003
Kayıt Tarihi : 4.4.2005 18:01:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Çok özel olmalıydı /
Sıcak olacaktı bu gece/
Yalnız bize özel,sımsıcak /
NE DENLİ SAMİMİ VE SICAK MISRALAR, yüreğinize sağlık!
asıl olan :)) cevherin mükemmelliğidir.. :)) siz
yakamozların dans edişini seyrederken..
parkın onünden.. de..sigara bıraktığınız..
vatandaş geçmekte idi... 'üzerim düzgün
olsada.. yaklaşıp.. bir selam verbilsem..
bir kez olsun..
birazcık olsun..
konuşabilseydim,
kalbimde sakladığım
küflü msözleri kulağına
fısıldayabilseydim..
ne olurdu sanki..
kahretsin..:(
..deyip..' uzaklaşan.. gözden kaybolan
biri.. siz görememiştiniz onu.. :)) ......
..yakamozların dansını seyrederken..
(üstteki satırlar..sağa yatmış olsa..?)
:))
Vurdum kendimi karanlık caddelere
Ayaklarım sahile götürdü
İstanbul’da sık,sık gittiğimiz
Kadıköy iskelesinde buldum kendimi
Kaldırımları ıslatırken göz yaşlarım
Yanaklarımdan aşağı siyah yol aldı itinalı makyajım
Ayakkabılarım elimde boş bir banka attım kendimi
Rüzgar içime işliyordu diken dikendi tüylerim
Mavi karanlık denizi seyrederken üzgün
Tek bir yıldız yoktu gök yüzünde
Sanki benim ruh halimi anlamışlarcasına
Saklanmışlardı bulutların ardına
Hiç tanımadığım birazda çakırkeyif bir adam
Dilinde içli bir türkü elinde kırmızı bir gül
Bana yaklaştı “oturabilir miyim hanımefendi” dedi
Oturdu yanıma cevabını beklemeden
Öyle uzun boylu yakışıklı biri değildi
Göze çarpmayacak kadar sıradan bir adamdı
Makyaja bulanmış allak bullak yüzüme bakıp
Elindeki kırmızı gülü uzatarak
“hanımefendi çok güzelsiniz bu gülü kabul eder misiniz “
Elinin tersiyle silerek akan göz yaşlarımı
“lütfen yanlış anlamayın sizi kendim kadar anlıyorum”
Diyerek bir buse kondurdu ısırgan bitmiş yanağıma, sıcak
Şaşırmıştım ve öylece yüzüne baka kaldım
Kimi ve neyi beklerken
Hiç tanımadığım bir adam çiçek verdi
Berbat görüntüme rağmen güzel olduğumu söyleyerek
Yürekten kondurduğu sıcak busesi
Yakamozların dans edişini seyrettirdi bana
Ya o neredeydi niçin yoktu yanımda
Kırmızılar içinde bir kız bekliyordu onu
Yüreği acıyan ..
Göreceksiniz..gelecek birazdan..
Elinde bir beyaz gül..
Tanıyacaksınız gözlerindeki yaşlardan..
..
...........................................................
slm
Berbat görüntüme rağmen güzel olduğumu söyleyerek
Yürekten kondurduğu sıcak busesi
Yakamozların dans edişini seyrettirdi bana
Ya o neredeydi niçin yoktu yanımda
Kırmızılar içinde bir kız bekliyordu onu
Yüreği acıyan
**********************
Güzel bir öykü. Dizler yerine oturmuş. Kutlarım efendim. Saygılar.
Mehmet Nacar
TÜM YORUMLAR (13)