Hiç Olan Hep Olur - Garib Çoban

Hiç Olan Hep Olur - Garib Çoban

Şu anda; nasıl, niçin, neden dikenliğinden kendini kurtarabilirsen O'na kavuşursun.
Az ye , az konuş , az uyu.
Halkın içine fazla girme, hizmetini bitirince hemen kenara çekil.
Yalnızlığa alış, tek başına kalmayı sev.
Kalp huzurunu her şeye tercih et.
Herkese şefkat gözüyle bak.
Seni sevmekten memnunum, kılı kırk yardım, altını üstüne getirdim gönlümün.
Batmakta olan güneşi kovalayan, doğacak güneşi kucaklayanlar, dokuz kat gökyüzünde bayram ederler Huu’unun divanında.

Seni yüzüstü bırakmayacağım, güzeldende güzel.
Sen bana aitsin, beni yalnızlığa terk etme!..
Derdin/m)e derman olarak duada ismini anmakla, seninle yaşlanmak istiyorum.
Kimseyi küçük görme.
Halkla çekişme.
Kimseden nefsin için bir şey isteme.
Batmakta olan güneşi kovalayan, doğacak güneşi kucaklayanlar, dokuz kat gökyüzünde bayram ederler Huu’unun divanında.

Kimseyi kendine hizmet için çağırma.
Dünyaya ve dünya ehline gönül bağlama.
Gönlün daima mahzun, gözün yaşlıolsun.
Allah Hz. Musa'ya şöyle vahyetti!..
Bir kuş gibi ol; o kuş ağaçların uçlarından yer, saf sulardan içer, gece çökünce de benimle ünsiyet etmek için bana asi olanlardan çekinerek ve kaçarak bir mağaraya sığınır.
Batmakta olan güneşi kovalayan, doğacak güneşi kucaklayanlar, dokuz kat gökyüzünde bayram ederler Huu’unun divanında.

Bir gece kelebeği düşmüş sessizliğin özlemlerine.
Can çekişen çiçekler hüzünlü matemi sürmekte teninde.
Periler mavimsi bir uykuyla örtüyor özlemlerini.
Sessizlik sanki körler, diz çökmüşler de savrulan kar tanelerinin dizinin dibine.
Sevgilinin çekingen duyguları adımlar karanlıkları.
Kargaların göç edişini dinlemekte akşam vakti.
Batmakta olan güneşi kovalayan, doğacak güneşi kucaklayanlar, dokuz kat gökyüzünde bayram ederler Huu’unun divanında.

Sümbül rengi alınını yavaş yavaş ellerinin arasında saklıyor.
Yükünü hafifletiyor kalbin gitmeler.
Hasretin dalgalanan ayçiçeklerinin arasında nerde olduğunu söylüyor gözlerini kapatmaların.
Şaraba banılmış kelimeler, aşağı inmekte şems vakti.
Usulca sönmekte narin bir ölü mezarında.
Seni seviyorum demekten vazgeçmiş insan.
Hıçkırıyoruz bağışla bizi ey aşk.
Batmakta olan güneşi kovalayan, doğacak güneşi kucaklayanlar, dokuz kat gökyüzünde bayram ederler Huu’unun divanında.

Sevgiye, inanmayan bir gönül, içinde kuş bulunmayan bir kafese benzer.
Bana can da sensin, cihan da sen!..
Ne yapayım canı, ne edeyim cihanı?..
Bana, benimle yürüyüp giden hazinesin sen; ne işim var kârla, ziyanla?..
Bir solukta şaraba dostum; bir solukta kebapla eşim.
Mademki şu yıkık devrandayım, zamanın dönüşüyle ne işim var benim?..
Batmakta olan güneşi kovalayan, doğacak güneşi kucaklayanlar, dokuz kat gökyüzünde bayram ederler Huu’unun divanında.

Bütün halktan ürktüm, kaçtım; herkesten kurtuldum gitti.
Ne gizliyim, ne görünmedeyim.
Ne yapacakmışım varlığı, ne edecekmişim mekânı?..
Sana kavuşmuşum, seninle buluşmuşum; mahmurum, yaratıklarla işim yok.
Sana av olmuşum gitmiş; ne yapayım oku, yayı artık?..
Irmağın ta dibindeyim; ne diye gidip de su arayayım.
Söze gücüm mü yeter?..
Batmakta olan güneşi kovalayan, doğacak güneşi kucaklayanlar, dokuz kat gökyüzünde bayram ederler Huu’unun divanında.

Şu akıp giden ırmağı nasıl öveyim, ne diyeyim ki?..
Varlığım yok; yük yıkacak yeri ne yapayım?..
Kurt, çoban oldu bana, çobanın yükünü ne diye çekeyim?..
A aşk, ne de hoşsun, ne de sarhoşsun; elinde de kadeh.
Ne kutlu yerdir oturduğun, anlaştığın yer, ne mutludur seni gören can gözü.
Senin yüzünden her zerre bir dünya oldu.
Senin yüzünden her katre can kesildi.
Batmakta olan güneşi kovalayan, doğacak güneşi kucaklayanlar, dokuz kat gökyüzünde bayram ederler Huu’unun divanında.

Senin izini bulan, ne yapacakmış adı sanı?..
Senin esas musibetin; nefsini dinlemen, onu bertaraf edememen!..
Dünya hayatına nefsinin gözüyle bakman ve kendine onu adeta bir vezir tayin etmişolmandır.
Kendini bilmeyen kimse, başkasının daha da cahilidir.
Başkasını bilen ise kendini daha iyi bilir.
Kendini bilen ise Rabbini bilir.
Batmakta olan güneşi kovalayan, doğacak güneşi kucaklayanlar, dokuz kat gökyüzünde bayram ederler Huu’unun divanında.

Tembelim, kervanın içinde geç kalkan biriyim.
Amma vakitli-vakitsiz, bütün yolculuklarım da sanadır.
Geceleyin herkes sustu.
Sen de O'nun huzuruna çıkman, O'na münacatta bulunman, O'nunla manen buluşman için, abdest al; acele hazırlan.
Çünkü sesler, gürültüler halvet yerinin huzurunu kaçırır.
Batmakta olan güneşi kovalayan, doğacak güneşi kucaklayanlar, dokuz kat gökyüzünde bayram ederler Huu’unun divanında.

Olamıyorsan Mecnun Leyla'dan ırak.
Aşkın gücünü ne hâl, ne söz aşamaz.
Seni sende, dünyayı dünyada bırak.
Aşk yolunda yürüme izni çıkarsa!..
Yürümeli gözsüz ve dilsiz bir çırak!..
İnsanların hayatındaki yerini sen belirlediğinde sevgilerinin put olduğunu görüyorsun.
Batmakta olan güneşi kovalayan, doğacak güneşi kucaklayanlar, dokuz kat gökyüzünde bayram ederler Huu’unun divanında.

Bir yerlerde seni düşünen, kalbinde küçük bir köşesi olan, sıcacık, her şeyden korunaklı birinin olduğunu bilmek.
Seni saran ve koruyan yumuşacık bir battaniye gibi.
Temizdir benim aşkım, sudan berraktır, bu aşk oyunu bana helâldir, haktır.
Birazdan diyecek ki; sonrası; yasak!..
Batmakta olan güneşi kovalayan, doğacak güneşi kucaklayanlar, dokuz kat gökyüzünde bayram ederler Huu’unun divanında.

Sadece bedenleri, dünyalık malları, makamları ve biçimleri sevenlerin vay haline!..
Bir gün ölüm hepsini alacak.
Ama başka bir dünyada ruhları sevenler onları yeniden bulabilirdi.
Aşklar var, insanın nefesini kesebilecek kapasitede.
Tene ve kalbe bağlı kalmadan muhabbet ederler.
Zamansız aşkları, tanımlamak imkansız.
Batmakta olan güneşi kovalayan, doğacak güneşi kucaklayanlar, dokuz kat gökyüzünde bayram ederler Huu’unun divanında.

Hakkıyla bilemedim seni diyen padişahtı onun sırla­rına mahrem olan.
Böylece de ezel tecellisinin sırlarını tama­mıyla anlattı O.
Ne yapıyorsan Allah için yapar, en iyisini yapar, kalbini mutmain edersin sonra ardına yaslanırsın. Ben senin kulunum.
Elimden gelen de bu kadar.
Eksikleriyle, kusurlarıyla kabul et güzel Allah'ım dersin.
Batmakta olan güneşi kovalayan, doğacak güneşi kucaklayanlar, dokuz kat gökyüzünde bayram ederler Huu’unun divanında.
(Y.ed - Aşk Sofrası Albümü)