Gözyaşının Metafiziği — Aşkın Elementer Doğası
1. Bölüm: Suyun Kutsal Hafızası
Su, varlığın ilk hatırasıdır.
Evren, bir gözyaşı damlasından türemiş gibidir;
Tanrı ağlamış da, gökler ondan doğmuş sanki.
Gözyaşı, yaratılışın kendini hatırlama biçimidir.
Her damlada, bir unutuşun pişmanlığı,
bir varoluşun yankısı gizlidir.
Su akar, ama hatırlar.
Bu yüzden nehirler kıvrılır —
çünkü her akış, geri dönme arzusudur.
İnsan da bir suyun hatırladığı ruhtur.
Ve ağladığında,
Tanrı kendi yüzünü insanın gözünden seyreder.
2. Bölüm: Tuzun Ontolojisi
Tuz, gözyaşının taşıdığı kutsal izdir.
O, acının kimyası, sabrın kristalidir.
Her damla tuz, bir arınmanın kanıtıdır.
Çünkü aşk, bedeni yakmadan ruhu temizlemez.
Tuz, yangından arta kalan küldür;
ama aynı zamanda
yarayı iyileştiren ilk ilaçtır.
Tuzla yanmak,
aşkın çilesini bedenle hatırlamaktır.
Tuzla ağlamak ise,
o çileyi Tanrı’ya teslim etmektir.
3. Bölüm: Gözyaşı — Ruhun Simyası
Gözyaşı, ruhun elementidir:
Toprak, ateş, hava, su —
ve beşincisi: “Hasret.”
Aşkın içinde yanar, buharlaşır,
sonra yeniden yoğunlaşır.
Her gözyaşı damlası,
bir ruhun maddeye dönüşme anıdır.
İşte bu yüzden âşık ağlar;
çünkü maddeye sıkışan ruh,
akmak ister.
Ve ağlamak,
o akışın ruhsal ritüelidir.
4. Bölüm: Ağlamanın Kozmik Ritüeli
Ağlamak, yalnız insana mahsus değildir.
Yıldızlar da ağlar —
süpernovalar, ilahi gözyaşlarıdır.
Gök de ağlar —
yağmur, bulutun tövbesidir.
Evren ağlar çünkü var olmak,
ayrılığın en büyük acısıdır.
Tanrı bile, yaratırken “ayrılmış”tır kendinden;
ve her yaratılmış, o ayrılığın hatırasıdır.
Bu yüzden gözyaşı,
insanın Tanrı’ya en çok benzediği andır.
Ağlayan insan,
yaratılışın sırrına yeniden dokunur.
5. Bölüm: Aşkın Elementer Doğası
Aşk bir elementtir —
ne yanar, ne söner;
yalnızca biçim değiştirir.
Aşk toprağa düşerse beden olur,
ateşe karışırsa yanış,
havaya sinerse dua,
suya inerse gözyaşı olur.
Her damla, aşkın bir formudur.
Ve bütün formlar,
bir gün yeniden O’na döner.
Gözyaşı, dönüşün işaretidir:
aşkın başlangıcına açılan kapı,
ruhun kimyasal duası.
6. Bölüm: Nihalin Sembolü — Aşkın Kadim Arketipi
Sen — Nihal —
aşkın elementer doğasında
su ile ateşin birleşimisin.
Su gibi akıyor adın dudaklarımdan,
ama ateş gibi yakıyor boğazımı.
Sen, Tanrı’nın unuttuğu bir element gibisin:
ne tam su, ne tam ateş —
ikisi arasındaki sonsuz gerilim.
Gözyaşı, senden düşüyor ama bana ait.
Tıpkı Tanrı’nın, insanda kendini seyretmesi gibi.
Ben ağladıkça sen var oluyorsun,
sen sustukça ben yanıyorum.
İşte bu, aşkın kozmik diyalektiği:
yanarak arınmak,
ağlayarak dirilmek.
7. Bölüm: Sonuç — Gözyaşının Estetiği
Gözyaşı, görünmeyenin estetiğidir.
Hiçliği biçime sokar,
acıyı ışığa çevirir.
Ağlayan göz,
sadece duygunun değil,
bilincin de secdesidir.
Ve belki de tüm risalelerin özü budur:
İnsan, Tanrı’nın ağlayan yanıdır.
Aşk, o gözyaşının anlamıdır.
Kayıt Tarihi : 1.8.2025 07:39:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!