Alihoca/Ulukışla/NİĞDE
/ içime bir kurt düştü
/ ağyar başıma üşüştü!
I.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Daha önceki yıllarda da günün şiiri yapılan bu şiire biz gereken değerlendirmeyi yapmışız. Dediklerimizin aynen arkasındayız.
Ha! Bir de aşk mevzusu vardı değil mi?
"Aşk", "Işk" kökünden türetilen bir kelime olup, mana olarak da, sevenin sevdiği kişiyi -tıpkı sarmaşığın kendisine payandalık yaptığı fedakar ağaçlar yaptığı gibi- severken boğup öldürmesi demektir.
Hayırlı, meşru, fıtri, makul ve baki muhabbetler dilerim.
Şeytan, öyle bir lanetlemeyle insanın başından gidecek bir varlık değildir Ahmed bey. Kur'anın beyanlarına göre, o, insanı ölümüne kadar terk etmez, hatta Kur'an okurken bile ona musallat olup vesvese vermeye devam eder. Hadis-i şeriflerde bu vesvese işinin namaz kılarken bile devam ettiği beyan edilir. Çünkü o, insanların en büyük düşmanıdır.
" KİM, FALCIYA VE KAHİN'E (MÜNECCİME) GİDERSE, MUHAMMED'İN DİNİNDEN DEĞİLDİR." -Hadis-i şerif meali-
Hayırlı sınavlar olsun inşaallah.
Kutlarım.
SAPLANTI MI?
Şiir olarak kendine has.
Girizgâh da anlamlı.
İnsanın içine bir kez kurt düşmeyegörsün, her türlü hezeyan üşüşür başına…
Dostlar, insanın içine kurt düşüremezler çünkü. Dost, acı da olsa gerçeği söyleyendir, derler. Ben de katılıyorum bu anlayışa.
*
Bir iyilik yapıp da insanın başına kakılacaksa, kakınç yapılacaksa, yapılan iyiliğe değer mi?
Bir vesvese düştü mü beynimizin kıyısına, ayrık otu gibi sarar bütün benliğini insanın. Söküp atamazsın bir daha.
Vesvesenin güçlüsü şeytanı davet eder.
Bir lanet fırtınası, nefes aldırmayan…
*
Hürriyet âşıklarının her daim başları diktir. Esarete boyun eğemezler. Lakin bir başına kalmak hürriyetten sayılır mı?
Dik başlı olmak, tek başına yürümek…
Buna özgürlükten çok, gururluluk denmez mi?
Ve sesleniş “büyük hatam” dediğine…
*
Aşk?..
Bir başkasının sunduğu “üç kuruşluk” huzur veren birliktelik, aşk mıydı?
Âşık olmadan, hatıra binaen mutluluk olursa, adı aşk olur mu?
*
Başkalarının etkisinde olanlar, kendi olamayanlar için gerçekten “HEZEYAN” bu feryatlar.
Çünkü sebep “büyük hatam” denilende, değil mi?
Yabancılaşan, hısımlar, akrabalar…
Gereksiz yere insan hayatına dâhil olup, karışanlar…
Düşene, düşürülene, aklı çelinene bir tekme atmak kalleşlik…
Her işte bir hayır vardır, demeli; yapılacak bir şey kalmamışsa…
Kendine sor, gönlüne sor, hayata sor…
İnsan kendine yeter.
Vazgeç artık el alemden…
Vazgeç “büyük hatam” demekten…
*
Zevkle okudum.
Sevgi ve saygı rüzgârları esenliğiniz olsun.
Sağlıcakla…
Hikmet Çiftçi
03 Şubat 2013
“GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”
çok güzel üstadı en kalbi duygularımla kutluyorum.eyvallah
Güzeldi tebrikler
Kalleşliği özgür insanlar yapmaz kuyruğu dik olanlar yapmaz kuyruğu apış arasındakiler yapar özgür bir şiir tebrikler saygılar
aşk bitti!
güzergâhımız geçilmiş “hayat süren leş” likten? ..
ve ağyar sürüsü ey
mutlu musunuz şimdi yaptığınız kalleşlikten? ..
Değişik bir söyleyişle sunulmuş farklı bir şiirdi...Saygılar sunuyorum...
Herşeyin bir bedeli var.Bazen bedeller ağır ödeniyor.
Onurlu insan,boyun eğmiyor,Ağırda olsa bedeli ödüyor.Yalnızda olsa Ağyarı güldürmüyor.
Böyle bir dost kazandığım için mutluyum.
Sizde şiir gibi şiir okuyoruz.Şiirin tadına varıyoruz.
Kutluyorum üstadım..
Bu şiir ile ilgili 22 tane yorum bulunmakta