ben 12 12 1947 de doğdum,yaşantım filim şeridi gibi geçti gözümün önünden,eskiden biz küçücük şeylerle nasılda mutlu olurduk,o zaman ses mecmuası vardı,türkan şorayın filiz akının elbiselerinin modelini çizer aynısından diktirirdim,şimdikigibi,hazır giyim,pek yoktu terziler vardı,birini,
kare yaka birini şapşal yaka şöyle iki yana devrilen,belden büzgülü,pileli,eteğin altınada 4 parmak eninde danteli olan patiskadan,jiponu
nişastayla kolalar kırlentlere geçirir,sabaha kadar kurumasını beklerdik,
Saçlardada kahkül modaydı,bire onları tarağın tesiyle tifter tifter kabartırdık,
tabi rüzgarın azizliğine uğramassan eğer,şimdi,hıdırellezde çektirdiğim siyah beyaz resimlere bakıyorumda,gülüyorum kendime,o kızkurusu halima bakmadan nasılda poz vermişim,arkadaşlarım asker gibi drmuşken benim kahküller,rüzgardan hepsi havada bacak bacak üstüne atmışım,uzun olan saçlarımıda,yana almış o kıl boynumuda bükmüş nasılda poz vermişimazda havalı değilmişim hani,şimdi insanlar lükse biraz fazla alışmışlar,o zamanlar tiyatrolar sinemalarda sahnelerini,açardı,biz pendikten,kartala belediye,sinemasına tiyatroya giderdik,hiç bir oyunu kaçırmazdık,giderken münübüsle gider, çıkışta geç olduğu için münübüs bulamaz,taksiyede çift tarife vermemek,için kartaldan sahilden gurup halinde şarkılar söyleyerek pendikteki evimize gelirdik,ozaman en ünlü dediğimiz şimdi as solist deniyorya,biz onları,yazın yazlık sinemalarda,hem dinler hem seyrederdik,
kışında caddebostan,maksimde matineler olurdu,bostancıdada saksonyalılar
vardımatineler hem çok eğlenceli hemde,fiatları uygun olduğu için hiç kaçırmazdık,şimdi o günleri,çok özlüyorum maksim gazinosuda migros olmuş,hey gidi günler diyorum içimi çekerek,temennim,bizim o imkansızlığımıza rağmen,yaşadığımız mutluluğu,şimdi çocuklarımızında
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Eskiden kısıtlı imkanlarla aldığımız tadların hakkını verirdik ne güzeldi...Sevgilerimle
Annemde çok sık bahseder eskilerden. Bir gerçek var ki sizlerin yaşadıklarını biz gençler çok farklı yaşıyoruz. daha doğrusu sizlerin yaşadıklarınızı bizler yaşıyamıyoruz..
Ne güzel eskileri hatırlamanız....
Mutlu günlerle...esen kalın.....
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta