Hey gidi babam hey!
Hatırladın mı bu sözü babacığım.
Bu sözler senindi.
Ne zaman seninle geçmişe yolculuk yapsak;
“Hey gidi günler hey” der,
Sonrada gürce solurdun.
Gözlerin buğulanır, kirpiklerin ıslanır;
Sonra da “ ağlamıyorum kızım” derdin.
Ama ben bilirdim o ıslaklıkların sebebini.
Anlardım!
Gözyaşların kirpiklerine kadar iner,
Sonrada yüreğine dönüp, oraya akardı.
Dudaklarına kadar inen sözler,
Orada kalır, boğazın düğümlenir,
Bir türlü dudaklarından dökülmezdi.
Çok ince bir ruhun vardı.
Çocuklarım üzülecek diye,
Dertlerini içine akıtırdın.
Sevgi doluydu yüreğin.
Herkesleri çok severdin.
Bizi mutsuz gördüğün vakitler,
Hiçbir şeycik sormaz,
Başlardın hikâyeler anlatmaya.
Anlardın çünkü bir şeyler olduğunu.
Ve bize;
Hayatın gerçeklerini anlatırdın hikâye diye.
Sonrada sofraya oturtur:
“Bir sofrada iki tabak ses çıkarmaz mı?
Bir arada ufak tefek şeyler olmaz mı? ” derdin.
Seninle olmak bile,
Hafifletirdi beni zaten.
İnce esprilerin vardı, al aldı yanakların.
Gözlerinden belliydi, senin de ızdıraplarla yaşadığın.
Çökmüştü sanki çukur çukurdu gözlerin.
Ama o çukurların içinden,
Masmavi bir ışık gibi çıkardı bakışların.
Taaa! İnsanın yüreğine kadar iner,
Sımsıcacık yapardı, ısıtırdı içini insanın.
Dizlerine yatıp;
Sana çaktırmadan, gözyaşları dökerdim.
Sende anlamamazlıktan gelerek,
Sabretmenin mükâfatlarını anlatırdın.
Ne çok şey paylaştık seninle.
Kelimeler dudaklarımızdan dökülmese de,
Birbirimizi çok iyi anlardık.
Boynuna sıkıca sarılıp, uzun uzun öperken,
Anlardın benim duygularımı.
Sonra sende sıkıca sarılır, bağrına basardın.
Ve başımı avuçlarının içine alır:
“Biz ananla evlendiğimiz günlerde.....”
Diyerek, başlardın anlatmaya.
Bakışımdan, duruşumdan anlardın neler olduğunu,
Ona göre de seçerdin hikâyelerinin konusunu.
Ahhhh, ahhhh babam.
Şu an yanımda olsan.
Yine sıkı sıkı sarılsam boynuna.
Alsan yine başımı avuçlarının arasına.
Bu kez mutluluktan çarpan kalbimi,
Koysam avuçlarının ortasına.
“İşte” desem, “ işte babacığım.
Bu gördüklerin, bana öğrettiklerin;
Hani derdin ya Yaradılanı Yaradandan ötürü sev.
Hani Sabır mutluluğun anahtarıdır.
Hem, iyilik yap at denize,
Balık bilmezse Halık bilir.”derdin ya.
Tutmaya çalıştım sözünü, yürüdüm yolundan.
İstediğin gibi oldum mu bilemiyorum.
Ama o elindeki delice çarpan kalp, benim kalbim.
Mutluluğumun, huzurumun simgesi.
Çok güzel bir hayatım var babacığım.
Tıpkı senin hayalin gibi.
Torunlarında büyüdüler, dört tane, kocaman oldular.
Ama onlar sitemli.
Seni tanımak istiyorlar, özlüyorlar.
Biliyorsun, hiç dedeleri yok onların.
Tanıyamadılar sizi, görmek istiyorlar.
Orada bizi karşılar mısın?
Ben buradayım yavrularım der misin?
Canım babacım; hepimizde seni çok özledik.
Seni çok seviyoruz, NUR içinde yat emi! .....
1990
Kayıt Tarihi : 13.6.2010 11:44:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Ümmügülsüm Hasyıldırım](https://www.antoloji.com/i/siir/2010/06/13/hey-gidi-babam.jpg)
Annem
Mutlulukla gezindiğim
Çiçekli bağım
Sevgi tasından
Kana kana su içtiğim
Kutsal pınarımdı
Babam
Güvenle sırtımı dayadığım
Yüce dağım
Gölgesine huzurla yaslandığım
Ulu çınarımdı
Kardeşlerim
Yüreğimin yağı
İnci taneli
Narımdı
Ah! O yüce dağlara
Erimeyen karlar yağdı
Ömrümün en güzel çağı
Onlarla yaşadığım zamandı İNCİ GERMENLİLER
Allah rahmet eylesin, mekanları cennet olsun.
SEVGİLERİMLE..+10
TÜM YORUMLAR (18)