(İ.İ. arabası)
Hey gidi Anadolu'm, içi dışı şakirt dolu
Hey gidi Anadolu, yakın eder uzak yolu
Bilmem ki kaç kez tur etti, bütün yurdu
Vurdu vurdu o turnayı gözünden vurdu
O çok iyi bilirdi gidilecek yolu
Onun çok genişti şefkatli kolu
Her an hayırda koşturdu, bir ömür boyu
Nesli tükense de namı gider ömür boyu
O, içine sığılmazları sığdırdı
O, içine sığmayanları, römorkuna sığdırdı
İçini şakirtleri, bagajına erzakları, sığdırdı
Bir seferinde 15, diğerin de 18 kişi sığdırdı
O da benim gibi ne çekilmez çileleri çekti
Sanki, çile çekenlerden hem ilk hem tekti
Dile gelip konuşsa, yürek dayanmazdı bilin ki
Kalem bu kadar yazabildi, daha ne diyeyim ki
Canı olsaydı, dayanmazdı bu kadar çileyi
Ama o insanlar gibi bilmezdi hiç bir hileyi
O burada şakirtlerin, orada meleğin bineği
İnşaallah kabul olur onun için şairin dileği
Arşınlamadığı ne dağ, ne de ova kaldı
Yapmadığı ne hayır ne de sevap kaldı
Yapılan hayırlardan o da nasibini aldı
Kendisi emekli oldu; fakat namı kaldı
Sırtına binenler, bazen mazeret gösterdi
Ama o yorulma emaresi bile göstermedi
Gece gündüz hiçbir mazeret göstermedi
Yaz kış, gece gündüz, dur durak bilmedi
Bayram der, keramet Anadolu da mıdır
Yoksa sahibi veya içine binenlerde midir
Anadolu'nun destanı yazılsa yine de azdır
Zaten, o'nun destanını melekler yazmıştır
Şair der; Anadolu ya binenin sayısı bilinmez
Onun gerçek manevi değerine paha biçilmez
O günlerin destanı yazılsa, ondan vazgeçilmez
Onun değerini onunla seyahat etmeyen bilmez
B. TUNCA/12.11.2000-16.55
Kayıt Tarihi : 16.12.2000 14:09:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!